Yargıtay kararı ile emekli maaşlarında kesinti yapılabilir!
Türkiye’de emeklilerin maaşlarına Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) alacakları ve nafaka borçları dışında haciz konulamıyor. Ancak Yargıtay’ın bir emekli için verdiği karar emsal niteliğindeki karar diğer emeklileri üzecek. Yargıtay emeklinin bankaya olan borcu nedeniyle maaşından kesinti yapabileceği yönünde karar verdi. İşte milyonlarca emekliyi ilgilendiren o karar…
Yaklaşık 13 milyon emekliyi üzecek bir mahkeme kararı ortaya çıktı. Türkiye’de Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) alacakları ve nafaka borçları dışında emekli maaşlarına haciz konulamıyor. Ancak Yargıtay banka tahattütnamesi imzalayan vatandaşın emekli maaşının kesebileceği ve borçlunun serbest iradesiyle imzaladığı taahhütnamenin sonradan kaldırılamayacağına hükmetti.
Emeklinin yazılı muvafakatı olması gerekir
Habertürk’den Ahmet Kıvanç kendisine ir kişinin sorduğu “SGK tarafından iki senedir annemin ve babamın 4b emekli aylıklarından icra gerekçesiyle yüzde 33’lük kesinti yapılmaktadır. Kesinti pandemi sürecinde de devam etmektedir. En azından pandemi boyunca kesintinin kaldırılması için herhangi bir işlem, başvuru yapılabilir mi?” soruya yazısında yanıt verdi. Yargıtay’ın kararını anlatan kıvanç şunları dile getirdi: 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 93. maddesine göre, SGK’dan bağlanan emekli aylığı, dul ve yetim aylığı ile iş göremezlik geliri gibi ödemelerden sadece SGK’ya olan borçlar ile nafaka alacakları için haciz konulabilir. Bunların dışında emekli aylığına haciz konulabilmesi için emeklinin yazılı muvafakatının olması gerekir. Annenizin ve babanızın, haciz konulan alacak için emekli aylığından kesinti yapılacağına dair yazılı muvafakatı yoksa SGK’ya itirazda bulunabilir.
Taahhütname sonradan kaldırılamaz
Diğer yandan, özellikle maaş hesabının bulunduğu bankadan kredi kullanılırken, borcun ödenmemesi halinde emekli aylığından kesinti yapılabileceğine dair bankalarca taahhütname alınıyor. Sonradan taahhütnamenin iptali için açılan davalar Yargıtay’dan dönüyor. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi yakın tarihli bir kararında (2019/6324 E. , 2020/3250 K.),borçlunun serbest iradesiyle imzaladığı taahhütnamenin sonradan kaldırılamayacağına hükmetti.
Karara konu dava dosyasına göre, emekli bir vatandaş, emekli aylığı aldığı bankadan kredi kullanırken, aylık 1030 TL tutarındaki taksitlerin emekli aylığından kesilmesi konusunda bankaya muvafakat verdi. Ancak daha sonra ekonomik durumunun kötüleştiğini, emekli aylığı dışında hiçbir gelirinin bulunmadığını, emekli aylığını alamadığı için zor durumda kaldığını belirterek verdiği muvafakatin kaldırılmasını, aylığından kesintilerin durulmasını istedi. Bankanın talebi kabul etmemesi üzerine dava açan emekli, yerel mahkemece haklı bulundu. Mahkeme, taahhütnamenin kaldırılmasına, taahhütname dolayısıyla emekli aylığında yapılan kesintilerin durdurulmasına ve daha önce yapılmış kesintilerin de iadesine karar verdi.
Ödenmemesi medeni kanuna aykırı
Bankanın temyiz talebi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay, yerel mahkemenin kararını banka lehine bozdu. Yargıtay kararında, emeklinin kredi kullanırken kredinin teminatı olarak banka nezdinde bulunan tüm alacakları, mevduat ve bloke hesapları üzerinde bankaya haciz yetkisi verdiği belirtildi. Davacı emeklinin bankadan aldığı kredi borcunu sözleşme şartlarına uygun olarak ödemesi gerektiği kaydedilen kararda, davacının sözleşmenin her sayfasını ayrı ayrı imzalayıp, serbest iradesi ile kredi borcu taksitlerinin bankadan aldığı maaştan ödenmesi için muvafakatname verdiği ifade edildi. Aksinin kabulü halinde, kredi isteyen kişinin mali durumu ve maaş gelirine göre borcunun ödenebileceği güvencesiyle kredi veren bankanın alacağının imkansızlaşması, kötü niyetli bir kredi borçlusunun borcunu hiç ödememesi gibi bir sonuç doğacağı, bunun da medeni kanuna aykırı olduğu belirtildi.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da (2017/2899 E. , 2018/420 K.) aynı konuda bir başka dosya ile ilgili kararında, kredi kullanırken verilen taahhüdün sonradan kaldırılmasının emeklileri mağdur edeceğine dikkat çekti. Kararda, aksi takdirde emekli maaşı dışında geliri ve bu suretle teminat gösterebileceği herhangi bir malvarlığı bulunmayan tüketicilerin, alacağının tahsili imkanını kuvvetlendirmek istemesi makul olan banka karşısında düş duruma düşüreceği, emeklileri kredi kullanamaz hale getireceği ifade edildi.