İzmirliler dikkat! Evinin durumunu gizleyene hapis cezası var
İzmir‘de 30 Ekim tarihinde meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki deprem çok sayıda binanın yıkılmasına ve hasar görmesine neden oldu. Can kaybına da neden olan deprem sonrası tartışmalar devam ederken hukukçulardan önemli bir açıklama geldi. Buna göre, çürük olduğu tespit edilen binalarda yapılacak satış ve kiralamalarda bu durumun gizlenmesi halinde hapis cezası uygulanabilir.
İzmir Seferihisar’da meydana gelen deprem nedeniyle 115 vatandaş hayatını kaybetti. Deprem nedeniyle çok sayıda bina hasar gördü. Yıkılan binalar nedeniyle aralarında müteahhitlerin de olduğu 9 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınan 9 kişiden 7’si tutuklanarak cezaevlerine gönderildi. Bu durum hakkında değerlendirmelerde bulunan hukukçular önemli bir uyarıda bulundu.
Hileli satışı hukuk düzeni koruma altına almayacak
Yenisafak Kenan Biter’in haberine göre hukukçular, depremde hatalı ve eksik malzeme kullanımından kaynaklı olası bir yıkılmada hapis ceza verilebileceğini söyledi. Ayrıca evi çürük halde gizleyerek satışa veya kiraya çıkaran kişinin dolandırıcılık suçundan sorumlu olacağını söyleyen Alcan, ”Madde 157- (1) Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası verilir.” Netice itibariyle hileli bir eylem ile evinin aslında çürük olduğunu bilmesine rağmen bu önemli bilgiyi gizleyerek yapılan hileli satışı hukuk düzeni koruma altına almayacaktır.’ dedi.
Konuyla ilgili konuşan Avukat Burak Alcan, ”Deprem sebebiyle yıkılan binalara ilişkin müteahhitlerin ve varsa diğer sorumluların cezai ve hukuki sorumluluklarının doğması, söz konusu binaların hukuki normlara tam uygun şekilde yapılmamış olmasına bağlıdır. Binanın inşa edilmesinden sonra ise fenni şartlarına zarar verecek aykırılıkların meydana getirilmiş olması ise ayrı bir sorumluluğu gündeme getirmektedir.” Açıklamasında bulundu.
Binanın yıkılmasına katkı sağlamışsa ceza sorumluluğu doğacak
Alcan açıklamasının devamında, “Eğer bina yapıldığı dönem itibariyle yasal yükümlülüklere uygun malzeme ve teknikle, yapı ruhsatına uygun olarak inşa edilmişse, inşa faaliyetini yerine getirenler bakımından özen yükümlülüğüne aykırılıktan bahsedilemeyecek ve ceza sorumluluğu gündeme gelmeyecektir. Bunun tespiti için yıkılan binalar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, binada kullanılan malzemelerin ve tekniğin yeterliliği araştırılmalı, fiilin gerçekleştiği tarihteki yapı inşa mevzuatının gereklilikleriyle karşılaştırılmalıdır.” Dedi.
Alcan’ın açıklamalarına göre, Binanın inşasının ardından binanın durumunu etkileyecek, işyeri tadilatı sırasında taşıyıcı kolonların kesilmesi gibi işlemlerin yapılması binanın yıkılmasına katkı sağlamışsa ceza sorumluluğu doğacak.
İki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası
Binanın yıkılmasında payı olanlar için “taksirle öldürme veya taksirle yaralama” suçlarının söz konusu olacağını ve bu suçun da TCK madde 85 kapsamında düzenlendiğini ifade eden Alcan sorumlulara ilişkin verilebilecek cezalara ilişkin şu ifadeleri kullandı;
”Madde 85 uyarınca; “(1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.(2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Son olarak depremin meydana gelmesi ile binanın yapım tarihi arasında oldukça uzun bir zaman farkının olması söz konusu olduğunda zamanaşımı sebebiyle sorumluların akıbetlerinin nasıl olacağı konusu da oldukça mühimdir. Bu konu ile ilgili Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2001/ 2636 E., 2001/ 2900 K., 19.11.2001 tarihli içtihadında “Deprem nedeniyle bina yıkılmasında suç tarihi, binanın yıkıldığı tarihtir” diyerek zamanaşımı konusuna açıklık getirmiştir. Bu itibarla Yargıtay eğer bina yıkılmışsa suç tarihi de binanın yıkıldığı tarihtir diyerek tartışmalara son noktayı koyduğunu ifade etmek gerekir.”