Gündemİzmir Haberleri

İzmir depreminde Rıza Bey Apartmanı enkazından çıkartılan genç konuştu!

İzmir'de meydana gelen 6.6 şiddetindeki depremin ardından Rıza Bey Apartmanı'nın enkazından kurtarılan 28 yaşındaki avukat Sercan Turgut depremde yaşadıklarını anlattı. 

İzmir’in Seferihisar ilçesinde 30  Ekim’de meydana gelen 6.6 şiddetindeki depremde Bayraklı ilçesinde bulunan Rıza Bey Apartmanı’nın enkazından 5 saat sonra kurtarılan 28 yaşındaki avukat Sercan Turgut o anları böyle anlattı.

5 SAAT SONRA ENKAZDAN ÇIKARILDI

Rıza Bey Apartmanı’ndaki avukatlık ofisinde depreme yakalanan Turgut, hayat üçgeni sayesinde hayata tutunarak, yaklaşık 5 saat sonra enkazdan çıkarıldı.

7. KATTAN 3. KATA KADAR DÜŞTÜM

7’nci kattaki ofisindeyken depreme yakalandığını anlatan Turgut, “Mutfak bölümünde yemeğimi ısıtmaya hazırlanırken deprem oldu. Açıkçası klasik kısa depremlerden sandım. Ancak birkaç saniye sonra deprem şiddetini artırmaya başladı. İlk 3 saniye herkes gibi tepki verdim. Cam kırılma seslerinin gelmesi ve duvarlardaki tabloların düşmesiyle ciddiyetin farkına vardım. Ocağın altını kapatıp, sırtımı çalışma masamıza dayayıp cenin pozisyonu aldım. Soluma yatıp kafa bölgemi de berjer alıp, korur şekilde yattım. 10 saniye içinde bina çökmeye başladı. Binayla birlikte aşağı doğru düşmeye başladım. O dakikaya kadar pozisyonumu korumaya devam ettim. Telefonumu da kendime yakın tuttum. Pozisyonumu korumam, kafa ve omurga bölgemin zarar görmesini engelledi. Muhtemelen 7’nci kattan 3’ncü kata kadar düştüm ve tavan üstüme devrildi. Her yer karardı ve ortamı toz bulutu kapladı. Bulunduğum pozisyon bana çatı görevi gördü, yaşam üçgeni oluştu” dedi.

“HAYAT ÜÇGENİ OLUŞTURDUM”

Telefonunun yanında olması sayesinde dışarıyla irtibat kurabildiğini anlatan avukat Turgut, “Bilinçli bir şekilde o pozisyonu aldım. Elazığ depreminden sonra ofisteki ortaklarımla deprem konuşması yapmıştık. Onlar, ‘Masanın altına gireriz’ demişlerdi. Ben de hayat üçgenini söylemiştim. Aslında depremin etüdünü o zaman yapmıştık. O gün de hayat üçgeni oluşturdum. Yaşamımı buna borçlu olduğunu düşünüyorum. Telefonun yanımda olması büyük şans oldu. Parmak okuyucu özelliği sayesinde tuş kilidini açıp, dışarıyla irtibat sağladım. Enkazda yaşadığım duyguları tarif edemem. Ölüm korkusu bir yana, oradaki çaresizliği anlatacak kelime bulamıyorum. Çok yalnız ve muhtaç hissettim. Beni ilk olarak vatandaşlar buldu. Ardından da İzmir İtfaiyesi geldi. Hepsine minnettarım ve çok teşekkür ederim” diye konuştu.

Depremzede ve avukat olarak olayın takipçisi olacağını kaydeden Turgut, “Kiracıydım ve binanın bu kadar çürük, dayanıksız olduğunu bilmiyordum. Depremden sonra basından takip ettiğim kadarıyla birçok yanlış eylemler yapıldığı iddiaları var. Bizi nasıl bu duruma koydular? Onları vicdanlarıyla baş başa bırakırken, yargı önünde de hesap vermelerini istiyorum. Hem bir birey hem de hukukçu olarak bu işin peşini bırakmayacağım. Canlarımız yitip, gitti. Üç kuruş kazanmak için bizleri bu duruma getirdiler” dedi.

Bazı geceler deprem kabusuyla uyandığını belirten Sercan Turgut, “Depremden bu yana psikolojik ve fiziksel olarak yorucu geçti. Sapasağlamsın ve rutin bir günde depreme maruz kalıyorsun, bina çöküyor. Normalde kabus gören biri değilim ama artık geceleri kabuslar görüyorum. Hep beraber bunların da üstesinde geleceğiz. Ülkemizin deprem ülkesi olmasından dolayı işimizi şansa bırakmamalıyız. Depremden sonra izlediğim videolarda bazı vatandaşlarımızın rahatlığı beni şaşırttı. Çünkü ben o kadar rahat olsaydım bu röportajı veremiyor olacaktım. Hepimizin başı sağ olsun, umarım bir daha böyle şeyler yaşamayız” şeklinde konuştu.