Gündem

Türkiye aldığı S-400 hava savunma sistemini kullanıyor mu?

Türkiye Rusya’dan 2,5 milyar dolara S-400 hava savunma sistemlerini aldı. S-400 hava savunma sistemlerinin alınmasına Muhalefet tam destek verirken bugün kullanılıp kullanılmadığı, kullanılmıyorsa niçin alındığı soruluyor. Konuyu gündeme taşıyan CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer hükümete seslenerek ‘’S-400 füzelerini kuramıyorsunuz. Madem aldınız, o zaman niye kullanmıyorsunuz? Maden kullanmayacaktınız, o zaman niye aldınız?’’ diye sordu.

Çakırözer, meclisin gündemine taşıdığı S-400’ler ile ilgili şu açıklamalarda bulundu;

‘’Yaptırımlar vesilesiyle Rusya’dan alınan S-400 hava savunma sistemine de değinmek isterim. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak baştan beri aynı şeyi söylüyoruz: Halkımızın güvenliğiyle ilgili her tür ihtiyacın karşılanması konusunda desteğimiz tamdır ama mesele bizde değil sizde değerli arkadaşlarım. 2,5 milyar dolar yani 20 milyar lira vererek bir silah sistemi alıyorsunuz, “İhtiyacım var.” diyorsunuz, “NATO’yla, müttefiklerle sorun olmaz.” diyorsunuz, sonra da aldığınız sistemi kuramıyorsunuz. Madem aldınız, o zaman niye kullanmıyorsunuz? Maden kullanmayacaktınız, o zaman niye aldınız?

Bugün 20 milyar lira ne demek değerli milletvekilleri? 100 binlerce ailenin aşı demek, 100 binlerce gencin işi demek. Böyle hesapsız kitapsız devlet yönetimi olur mu? Millî Savunma Bakanı diyor ki: “Yunanistan’ın kullandığı gibi değerlendireceğiz.” Yunanistan sandıkta tutuyor, sadece NATO tatbikatında çıkarıyor, düşman sistemi gibi çalıştırıyor ve NATO silahlarını deniyor. İyi ama sadece NATO silah deneyecek diye emekçinin, çiftçinin, esnafın, 83 milyonun rızkından 20 milyar lira çalınır mı? Bunun mantığını bize kim açıklayacak?’’ dedi.

Konu ile ilgili İYİ Parti Aydın Milletvekili AYDIN ADNAN SEZGİN’de bzı açıklamalarda bulundu. Sezgin açıklamalarında şu ifadelere yer verdi;

İYİ PARTİ S-400 ALIMI KONUSUNU MUHTELİF ZEMİNLERDE SORGULAMAKTADIR

ABD’nin S-400’ler nedeniyle uygulamayı kararlaştırmış olduğu yaptırımları birçok açıdan kınıyoruz. Bu esef verici bir hadisedir.

İYİ PARTİ, bu konudaki ortak açıklamaya katıldı, kendisi de ayrı bir açıklama yaptı. Yaptırımları telin etti ve S-400 alımlarına ilişkin tehdit değerlendirmesi ve risk analizinin gerçekçiliğini sorguladı. Aslında İYİ PARTİ, çok uzun süreden beri bu S-400 alımı konusunu muhtelif zeminlerde ve farklı gerekçelerle sorgulamaktadır.

CAATSA yaptırımları öncesinde de ABD’den büyük bir yaptırıma muhatap olduk; F-35’ler. F-35 yaptırımının bu şekilde sürmesi ülkemiz için bir zafiyet yaratabilecektir. Neye karşı zafiyet? Bölgedeki muhtemel karşıtlarına ve genel tehditlere göre zafiyet.

Ayrıca, sorunun mali veçhesi de ağır. Oysa, gerek partimizin sorduğu sorulara cevaben gerek kendiliğinden Sayın Millî Savunma Bakanı ve Dışişleri Bakanı Aralık 2018’de S-400’ün, F-35’lerin tarafımıza teslim edilmesini engellemeyeceğini ifade etmişlerdi.

Egemen haklarımız elbette her şeyin üstündedir, her şeyden değerlidir ancak NATO’nun eşit bir üyesi olarak, 2014’den beri Rusya ve Rus silah sistemlerine karşı alınan kararları, belirlenen tutumları da egemen irademizle onayladık.

Sayın Millî Savunma Bakanının ve Dışişleri Bakanının ifadelerine göre Türkiye, NATO’nun merkezidir, NATO da Türkiye’nin uluslararası kimliğinin parçasıdır. Ayrıca ABD bize Patriot satmadı, Avrupalı EUROSAM bize SAMP/T vermedi değil. Bunlarla müzakereler yapıldı, bizim haklı olarak öne sürdüğümüz 6 koşulu karşılayamadıkları için biz almadık. Bunlardan en önemlileri teknoloji transferi ve ortak üretimdi. Bildiğim kadarıyla da EUROSAM bu koşulları karşılıyordu.

S-400’LER TÜRKİYE’DE RADAR VE UYARI SİSTEMİNDEN BAĞIMSIZ OLACAK

Plan ve Bütçe Komisyonunun 2019 yılı bütçesi görüşmelerinde Sayın Millî Savunma Bakanına S-400 anlaşmasının bu 6 koşuldan hangisine imkân yarattığını sordum, yine cevap alamadım. S-400’ler için ortak üretim ve teknoloji transferleri öngörülmediğini Rus tarafı açıkça beyan etti. Üstüne üstlük, S-400’ler Türkiye’de mevcut radar ve uyarı sisteminden bağımsız “stand alone” tutulacaktır. Bu, S-400’lerin etkinliğini, gücünü tamamen zayıflatmaktadır.

Elbette en iyi çözüm bizim kendi millî sistemimizi üretmemizdi, bu yönde atılan adımları alkışlıyoruz ancak hedefe ulaşmak için daha zamana ihtiyaç vardır.

Bugün artık Sayın Erdoğan “diplomasiye şans vermek” “müzakere etmek” gibi kavramlara döndü. Dışişleri Bakanlığının CAATSA yaptırımlarını sert şekilde kınayan açıklamasında “meseleyi müttefiklik ruhuna uygun şekilde, diyalog ve diplomasi yoluyla ele almaya hazır olduğumuz” belirtildi. Savunma Sanayii Başkanı da “Bu karar münhasır kendi içinde kalmalı.” dedi.

ABD’den de yaptırımların asıl hedefinin Rusya olduğu, sorunun koordinasyon içinde çözümlenebileceği açıklaması gelmişti. Dileğimiz bu sorunun Türkiye’nin ulusal çıkarları zemininde akıl ve diplomasi yoluyla bir an önce çözülmesidir. Tarih hamasetin ulusal çıkarla tenakuza düştüğü birçok örnekle doludur, umarım bu örneklere bir yenisi eklenmez.