Gündem

Kader Diyemeyiz Kendimiz Ettik!

"Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur"

Özel işlerim dolayısıyla uzunca bir süredir yazamadığım köşemi bu hafta, yaz döneminin en çok konuşulan ve konuşulması gereken konusuna; boş kalan turizm merkezlerimize ayırmak istedim.

Sahip oldukları servet nüfusumuzun %95’inin toplamından fazla olan %5’lik kesimi tenzih ediyorum; bizler için her zaman pahalı ve ulaşılmaz olan cennet vatanımızın turizm merkezleri, sınır kapımızdan içeri girer girmez cebindeki para 30’a katlanan turistler için bile artık tercih edilmiyor.

Millet olarak en çok sevdiğimiz şeyi yapmayı, yani suçu başkasında aramayı bırakıp; sorunu akıl, ahlak ve vicdani değerler ekseninde çözmeye çalışmazsak yazımın başlığında esinlendiğim bestesi Ali İhsan Kısaç’a ait olan ve birçok sanatçımızın başarıyla seslendirdiği “Kader Diyemezsin” şarkısını hep birlikte söylemeye devam ederiz.

——-

Sahip olduğumuz doğal güzellikler ve para birimimizin kur karşısındaki değersizliği sebebiyle; Alman, Rus, İngiliz, Bulgar ve Hollandalılar başta olmak üzere milyonlarca dünya vatandaşı her yaz tatil için ülkemizi tercih ederdi. Böylece otellerden apartlara, seyahat acentelerinden tur şirketlerine, beachlerden gece kulüplerine, restoranlardan barlara, giyim mağazalarından hediyelik eşya dükkanlarına birçok farklı sektörde döviz girdisi yaşanırdı.

Ekonomimiz son yıllarda “Nas’lı kararlar” yüzünden freni patlamış kamyon misali yokuş aşağı giderken; vatandaşlar olarak bu kötü gidişatın sorumlularına hesap sormak yerine ülkemize gelen turistleri kazıklama arsızlığımızın ayarını her geçen yıl iyice kaçırınca 2024 yazında bırakın yabancı turisti, işler tıkırındayken hor görülen yerli turist bile uğramaz oldu anlı şanlı turizm merkezlerimize. Yıllardır müdavimimiz olan yabancı turistleri İtalya ve İspanya’ya; TL kazanıp sınır dışına adım atar atmaz parası 30 kat değer kaybeden yerli ve milli vatandaşlarımızı da Yunan adalarına kaptırdık.

——

Peki, ne yapmalıyız?

 

  • Geçtiğimiz günlerde internette trend topik olan Ayvalıklı esnaf abimizin “Biz Cunda’da sinek avlıyoruz; millet milli sermayeyi bizim değil Yunanların cebine dolduruyor” gibi içi boş milliyetçi-popülist söylemleri bir kenara bırakıp, misafirperverliğimizi vicdanlı ve ahlaklı yapmalıyız.
  • Kanunlara aykırı olarak parsellenmiş sahillerimizin “en azından” yarısını belediyelerin işlettiği, fiyatların makul ve sunulan hizmetin kaliteli olduğu bir şekilde halka açmalıyız.
  • Konaklamadan beach giriş ücretlerine, gıdadan giyime, eğlenceden sosyal aktiviteye tüm sektörlerde fiyat kontrol sistemini en sert şekilde uygulamalıyız.
  • Hijyen ve hizmet kalitesini artırmak adına işletmelere yönelik denetlemeleri sıklaştırmalıyız.
  • Güvenlik zafiyeti oluşturmaması için kontrolleri artırmalıyız.
  • Dünyaya açılan penceremiz olan turizm merkezlerindeki düzensiz göçmen ve sığınmacı sorununu çözmeliyiz.

 

Yukarıda bahsettiğim ve benzeri adımları atarsak; belki hemen eski halimize dönemeyiz ama vatan şairimiz Nazım Hikmet’in yazdığı, usta sanatçımız Edip Akbayram’ın seslendirdiği “Güzel Günler Göreceğiz” şarkısını turizm için söylemeye hazırlanabiliriz.