İzmir Körfezi’nde Kötü Koku ve Kirlilik Sorunu: Neden Bu Kadar Arttı?
İzmir Körfezi, son yıllarda kötü koku ve deniz kirliliği sorunlarıyla gündeme gelmeye devam ediyor.
Yaz sonuna doğru iyice belirginleşen bu koku, yerel halkın rahatsızlığına neden olurken, belediye ve ilgili bakanlıklar harekete geçti. Peki, İzmir Körfezi’nde kirlilik neden bu kadar arttı ve çözüm için hangi adımlar atılıyor? İzmir Körfezi’nde kirlilik, 1960’lı yıllarda artmaya başladı. Bu yıllarda bölgedeki evsel ve endüstriyel atıkların doğrudan denize boşaltılmasıyla körfez kirlenmeye devam etti. 2000 yılında devreye giren Büyük Kanal Projesi ile bu atıklar arıtılmaya başlanarak İzmir Körfezi’ne daha temiz bir şekilde deşarj edilmeye başlandı. Ancak nüfus artışı ve hızla gelişen sanayi, mevcut arıtma kapasitesinin yetersiz kalmasına yol açtı.
Yoğun Nüfus Artışı ve Yetersiz Arıtma Sistemi
İzmir’in 1990’larda 2.5 milyon olan nüfusu bugün 5 milyona yaklaştı. Artan nüfus ve şehirleşme ile birlikte altyapı sisteminin yükü de arttı. Mevcut arıtma sisteminin kapasitesinin artırılması gerektiğini vurgulayan yetkililer, nüfus yoğunluğunun artışı ve kaçak atıkların körfeze ulaşmasıyla kirliliğin her geçen yıl daha da arttığını belirtiyor.
İzmir Körfezi’nde yaşanan kötü kokunun başlıca nedeni ötrofikasyon olarak açıklanıyor. Deniz suyuna fazla miktarda azot ve fosfor gibi besin maddelerinin karışması, körfezdeki alglerin hızla çoğalmasına neden oluyor. Bu alg patlamaları, su yüzeyinde güneş ışınlarının suyun derinliklerine ulaşmasını engelleyerek oksijen seviyesini düşürüyor. Bu durum, dipte yaşayan canlıların ölümüne yol açarken, organik maddelerin bakteriler tarafından ayrışması sırasında açığa çıkan hidrojen sülfür de çevrede ağır bir kokuya neden oluyor.
Körfez Kirliliğine Karşı Hangi Önlemler Alınıyor?
İzmir’deki deniz kirliliğini kontrol altına almak için çeşitli önlemler planlanmış durumda. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve İzmir Büyükşehir Belediyesi, körfezdeki kirliliği azaltmak için ortak bir eylem planı üzerinde çalışıyor. Çiğli Atık Su Arıtma Tesisi’nin kapasitesinin artırılması, körfeze akan derelerin temizlenmesi ve tüm atık su hatlarının düzenli olarak denetlenmesi gibi adımlar bu önlemler arasında yer alıyor. Ayrıca, körfezdeki ekosistemi gözlemlemek için “Bulut Temelli Bilgi Paylaşım Sistemi” ve “Denizlerde Bütünleşik Kirlilik İzleme Programı” gibi projeler devreye alınacak.
Yetkililer, körfez kirliliğini önleme çalışmalarının yanı sıra, vatandaşların da bu sürece katkıda bulunması gerektiğine dikkat çekiyor. Günlük su tüketimini azaltmak, toksik olmayan temizlik maddeleri kullanmak ve geri dönüştürülebilir ürünleri tercih etmek gibi basit adımlar bile kirliliğin azalmasına katkı sağlayabilir. İzmir gibi denizle iç içe bir şehirde yaşayanlar, deniz kenarlarını temiz ve düzenli kullanarak doğal çevreye katkıda bulunabilirler.