İzmir HaberleriManşetSağlık

Afetler gıdamızı tehdit ediyor

Didar DEMİRCİ

Gıda Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, Kimya Mühendisleri Odası Ege Bölge Şubesi, Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi ve TVHB İzmir Veteriner Hekimleri Odası; Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şube’nin eğitim salonunda “Gıda Güvencesi Yoksa Gıda Güvenliği De Yoktur” başlıklı basın açıklaması düzenledi. Ortak basın açıklamasını Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Uğur Toprak okudu. Toprak, “11 ilimizi etkileyen 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin üzerinden 4 ay geçerken Dünya Gıda Güvenliği Gününü bugün 5’inci kez kutluyoruz. Türkiye’nin Bereketli Hilali diye adlandırılan ve tarımsal gayri safi yurt içi hasılasının yaklaşık yüzde 15’ini oluşturan ve ülkenin tarım ihracatının yaklaşık 20% sine katkıda bulunan bölgede yaşadığımız art arda depremler aslında bize insanların sağlıklı yaşayabilmesi için yeterli, dengeli ve güvenli gıda ile temiz suya hakça erişiminin ne kadar hayati bir önem taşıdığını pandemiden sonra bir kez daha gösterdi. Bunun sonucunda, gıda güvencesinin dolayısıyla da gıda güvenliğinin gündemden hiç düşmemesi gereken bir konu olduğunun anlaşılmasını umut ediyoruz” dedi.

GIDA TEDARİĞİ AFETLERE DAYANIKSIZ

Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında yapılan saha gözlemleri sonucu afet anında gıda tedariği konusunda yetersiz kalındığını ve kötü bir aşamaya geçildiğini dile getiren Toprak, “Tarım alanlarının depremden etkilenmesi, canlı envanterin (irat hayvanları, fide v.b.), tarım alet ve makinelerinin, tarımsal üretimde kullanılan girdilerin (yem, gübre, zirai mücadele maddeler, yedek parçalar v.b) enkaz altında kalması insanların kendi canlarını ve yakınlarını kurtarmaktan başka bir şey düşünmemeleri tarımsal faaliyetlere sekte vurmuştur. Bölgedeki sebze meyve hallerinin kullanılamaz hale gelmesi, tarımsal sahalardan tarımsal ürünlerin tüketiciye ulaşma kanallarının pek çoğunun yok olması gıda tedariğinin sağlanamamasına neden olmuştur. Deprem sonrasında da tarımsal üretimde yaşanan üretimin zararın belirlenebilmesi için kaybolan envanterin hızla çıkarılmaması, üretim için ihtiyaçların belirlenmemesi, faaliyetin sürdürülmesi için acil eylem planlarının yapılmaması yaşadığımız önemli sorunlardır. Deprem bölgesinde kendisi de depremzede olan üreticilerin hasat dönemi gelen ürünlerinin hasadının gerçekleştirilememesi ve bu ürünlerin gıda ihtiyacı olan depremzedelere ulaştırılamamış olması sorun teşkil etmiştir. Bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretimlerinin tamamlanarak yine depremzedelere yerinde tüketim imkânı sağlayacak ürünlerin planlanması bölgenin yardımlara bağımlılığını azaltacaktır. Bölgenin florası, faunası ve endemik canlıları mutlak suretle korunmalı, tarım arazileri ve meralar ranta peşkeş çekilip, yeni inşaat ve konut alanlarına açılmamalıdır” sözlerini kaydetti.

AFET ALANLARINDA GIDALARI KORUYAMADIK

Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası bölgeye gelen gıda yardımlarının da uygunsuz koşullarda muhafaza edildiğini aktaran Toprak, “Bölge uzun süre temiz ve güvenli suya erişememiştir. Isınma ve güvenlik problemleri de yaşayan, bütün yaşam dengesi alt üst olmuş afetzedeler maalesef sahada yapılan gözlem ve denetlemeler sonucunda gıda zehirlenmelerine ve zehirlenme sonucu oluşacak bütün tehlikelere açık bir şekilde maruz bırakılmıştır. Deprem bölgesi özelinde, depremden günler sonrasında yıkım çalışmaları sırasında çevre güvenliği önlemleri alınmaması, moloz atıklarının gelişigüzel ve vahşi bir şekilde uzaklaştırılması sonucu, tarım alanları etkilenmiş, ülkemizin en büyük tarım alanlarından olan bölge asbest tehlikesi ile baş başa bırakılmıştır. Bu durum ileride deprem bölgesinde sağlıklı ve güvenilir gıdaya ve temiz suya yeterli erişime engel olacağı açık olup, önlem alması gereken kamu yöneticileri bu konuyu görmezden gelmektedirler. Deprem kuşağında olan ülkemizde olası bir afet durumunda bu aksaklıkların tekrar yaşanmaması için yerel yönetimlerin ve hükümet organlarının ilgili yapılarının ilgili meslek odaları ile planlama yapıp hazırlıklı olması önem arz etmektedir” açıklamasını yaptı.

BEKLENEN KRİZ GIDADA

Toprak, “Dünya da gelecek yıllarda olacak krizlerin “gıda güvencesi ve gıda güvenliği ile ilgili olacağını bugünden deklare ediyoruz. Doğal ya da insan eliyle meydana gelen afetler ile büyük kazaların felakete dönüşmemesi için çok planlı çok etkin ve ciddi önlemler merkezi ve yerel yönetimlerce alınmalıdır. Biyolojik çeşitliliğin arttırıldığı, yerel tohumların kullanıldığı, aile çiftçiliği ve kooperatifçiliğin desteklendiği, gıda güvenliğinin tek sağlık yaklaşımı içerisinde olduğu üretim politikalarının ve gıda egemenliği ilkelerine dayalı kamucu tarım ve gıda politikalarının hâkim kılındığı, Dünya Gıda Güvenliği Gününe erişebilmek umuduyla” dedi.