Günümüzde sosyal hayatta yaşanan problemler, günlük koşuşturmacalar, finansal sorunlar ve çok daha fazlası, ikili ilişkileri daha da karmaşık hale getiriyor. Pek çok insan içinde bulunduğu ilişkisinin onu mutlu etmemesine rağmen ilişkiyi sürdürmeye devam ediyor. Peki bizi tatmin ve mutlu etmeyen ilişkileri sürdürmek için neden çabalıyoruz. Basit bir cevaptan fazlasını içeren ‘ilişkilerde neden vazgeçemiyoruz?’ sorusunu Psikolog Tuğba Duman açıklıyor.
Önce neden orada kaldığımızı anlamalıyız
İlişkilerde neden vazgeçemiyorum, neden hızlıca bağlanıyorum? Bunu daha iyi anlamlandırabilmek adına, neden ilişki içinde kalmaya devam edildiğini anlamakta fayda var.
Psikolog Tuğba Duman; ilişkide bağlanmanın iki öncülle beslenebileceğinden bahsediyor. Bunlardan ilki yatırım, bir diğeri ise bağlanım modeli.
Yatırım modelinde bağlanmayı 3 belirleyici ile açıklayabiliriz. İlişki doyumunun yüksek olması, seçenekler içinde en iyisinin partner olduğuna karar vermek ve ilişkiye yapılan yatırımlar.
Açık iletişim kurmanın önemi
İlişki doyumunu biraz açacak olursak, doyumun yüksek olduğu ilişkilerde “açık iletişimin” sağlıklı şekilde kurulacağını ve bunun da ilişkide kendini ifade etme düzeyini arttıracağını belirtebiliriz. Kendini ifade etme durumu da ilişki devamlılığında büyük oranda rol oynayacaktır.
Sağlıklı iletişim yoksa terk etme eğilimi oluşuyor
Psikolog Tuğba Duman, ilişki doyumunun düşük olduğu durumlarda ise yok sayma, iletişim problemleri ve dolayısıyla terk etme düzeyinin yüksek olarak gözlemlendiğinden bahsediyor.
İlişkideki süre arttıkça ayrılmak zorlaşıyor
Öte yandan ilişki içinde kalma süresi arttıkça ilişkide yapılan yatırım da artacağından ayrılma durumu zorlaşır hale gelirken, kişi diğer alternatiflerin değerini de daha düşük algılamaya başlıyor. Yani bağlanım arttıkça alternatiflerin değeri düşme eğilimi gösteriyor. Psikolog Tuğba Duman, sağlıklı ilişkilerde olumlu duyguların var olduğunu ve ilişkideki yatırımın çift taraflı olarak arttığını söylerken, böyle bir ilişkide kalmaya devam etmenin çok mantıklı olduğunu ifade ediyor.
Peki ya bazı ilişkilerde yaşanan sorunlara ve zorluklara rağmen ilişkiler neden devam ediyor?
Sağlıksız ilişkilerde tek belirleyicinin “bağlanım” olmasa da önemli bir etkiye sahip. Psikolog Tuğba Duman bağlanımda önemli noktaları şu şekilde açıklıyor; ilişki öncesi davranışların, güveni güçlendiren davranışlara ve güvene ilişkin davranışlarda bireylerin bağlı olmaya gönüllülükleri yer alıyor. Şunu da eklemeliyiz ki “uzun süreli uyum” bağlanımda önemli bir rol oynuyor. Eşe karşı geliştirilen olumlu duygular, ilişkinin sağladığı kazançlar, paylaşım, düzenli hayat, sosyal destek, kurulan arkadaşlık, fedakarlık, çaba ve empati… gibi durumlar uyumu arttırıyor ve bağlanımı olumlu yönde etkiliyor.
İlişkilerde neden vazgeçemiyoruz?
Yaşanılan ilişkinin sağlıksız olduğunu çoğu zaman kabul etsek bile gitmekte zorlanıyoruz. Psikolog Tuğba Duman, ilişkilerde vazgeçemememizin sebeplerini ayrıntılı anlatıyor:
- Yatırım miktarı, yatırımı oluşturan emek, çaba ve zaman vb. ne kadar artarsa kişilerin ilişkilerden uzaklaşması da o kadar zorlaşmaktadır.
- İlişkiden alınan doyum, doyum arttıkça ilişkideki mutluluk oranı da artmaktadır. Doyumu fedakarlık, uyum gibi kavramlar beslemektedir.
- Seçenekler içinde en iyisinin partnerin olduğuna karar vermek.
- Sevgisiz kalmaktan korkmak, bir daha kimse beni böyle sevemez inancının yerleşmiş olması.
- Kendi davranışlarının sorumluluğunu alamamak, “ben ayrılırsam çok üzülür diyerek ilişki içinde kalmaya devam etmek.” Burada şu düşünülebilir, üzmemek adına ayrılığı ertelemek; iki taraf için ne kadar adil?
- İlişkideyken oluşan bağımlılık sonrasında yaşanacak yoksunluk duygusunun vereceği rahatsızlıktan kaçmak amacıyla vazgeçmemek. (Bağımlılık ve bağlılık ayırt edilmeli)
- Bireylerin ilişki Okb’si yaşaması ve vazgeçmekte zorlanması.
- Çocuklukta bakım verenle kurulan tutarsız bağlanım dolayısıyla gelişebilir. Bakım veren, çocuğun ihtiyaçlarını bir karşıladı bir karşılamadıysa yani tutarsız bir stil sergilediyse, çocuk bakım verenin her an bırakabileceğine dair inanç geliştirir. Bu stilde yer alan çocuklar yetişkinliklerinde; kıskançlığın hakim olduğu ilişkiler kuran, sınır çizmede zorlanan, ufak kopuklukları ciddi tehdit olarak algılamaya meyilli ve ilişkilerinde de yoğun bağımlılık geliştiren bireyler olabilirler.
İlişki OKB’niz olabilir mi?
Obsesif Kompulsif Bozukluk daha çok takıntı ve zorlantıların eşlik ettiği mental bir rahatsızlıktır. İlişki Okb’si olarak adlandırdığımız durum ise bunun ilişkin süreçlerinde kendini göstermesi veya var olmasıdır. Peki ilişki Okb’sine sahip olduğunuzu nasıl anlayabilirsiniz? İşte cevaplar…
- Kişi sürekli duygularını ve düşüncelerini kontrol edici sorular sorarken kendini bulur.
- Kontrol, dışına çıkma durumu kişide yoğun kaygı yaratır bu yüzden kontrolünün dışına çıkacağı durumları sürekli tasarlar bir noktadadır.
- Tekrarlayan ve kontrol edilemeyen bu düşünceleri kişi mantık dışı olarak değerlendirse bile bu düşünceleri bilinçli bir çabayla zihinden uzaklaştıramaz ve bu düşünceler takıntı halini alır.
- Sosyal medyayı sürekli kontrol etmek, partneriyle ilgili sürekli sorular sormak ve bunlara yanıtlar aramak gibi davranışsal örüntüler ile kendini gösterebilir.
Unutulmamalıdır ki, konu insan olduğunda neden aramak biraz karmaşıklaşabilir. Romantik ilişkiler de, direkt bir neden vazgeçememeyi açıklayamaz. Her ilişki dinamiği birbirinden farklı olacağından bahsedilen bu nedenlerin dışında kalan nedenler de vazgeçememeye hizmet edebilir. Ve eklemeliyiz ki, vazgeçmeme sebebiniz mutlu bir birliktelik olabileceği gibi, kendi mental zorlantılarınızı ilişkilerinize yansıtmanız da olabilir.