Kandilli Rasathanesi’nin verilerine göre, Düzce’de 17 Kasım’da saat 15.40’ta meydana gelen 5.3 büyüklüğündeki deprem büyük paniğe neden oldu. Depremin ardından uzmanlardan peş peşe yorumlar geldi. İstanbul’da da hissedilen deprem akıllara “Düzce’de depremi büyük Marmara depreminin habercisi mi?” sorusunu getirdi.
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Geomatik Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Şenol Hakan Kutoğlu, Düzce’de meydana gelen depremle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Kutoğlu, bu tarz depremlerin beklenen büyük Marmara depremine uyarı niteliğinde olduğunu belirtti. Öte yandan 1999 depremini işaret ederek uyardı.
‘BEKLENEN MARMARA DEPREMİ İÇİN UYARICI NİTELİĞİNDE’
Bu depremin büyük depremleri hatırlatıcı ve uyarıcı niteliğinde olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kutoğlu, “Uzun zamandır Marmara bölgesinde 1999’daki İzmit, Gölcük ve Düzce depremlerini takip eden Kuzey Anadolu fayının ana kolunda devamında beklenen deprem bugüne kadar gerçekleşmedi.
Dolayısıyla bu depremler bu boyuttaki depremler bize açıkçası beklemiş olduğumuz büyük deprem için özellikle Marmara denizi çevresindeki büyük deprem için uyarıcı niteliğinde, kendini hatırlatma niteliğinde bir durum. Bugüne kadar ne yaptık, ne yapmadık onları gözden geçirmemiz lazım.
Bu ölçekteki depremler aynı zamanda uyarıcı olması anlamında şans olarak da sayabiliriz. Biz bugüne kadar bu uyarıları, bu şansı, bu bize tanınan zamanı ne kadar efektif kullanabildik, tartışılır” dedi.
BİNANIN YAPI TARZIYLA İLGİLİ ÖNEMLİ UYARI
Depreme hazırlık için zemine göre mimarilerin yapılması gerektiğini ve yumuşak zeminlere yüksek yapıların yapılmaması gerektiğini anlatan Prof. Dr. Kutoğlu, şöyle dedi:
“Biraz yapı tarzımıza dikkat etmemiz gerekiyor. Yatay mimari diyoruz ama zemine göre mimari diyelim biz ona. Çünkü yumuşak zeminlerde yüksek yapı yapmak doğru değil, uygun değil. Kayalık zeminlerde yüksek yapılar daha uygun yapı tarzı. Buna dikkat etmemiz gerekiyor.
İnşaatçılar, inşaat mühendisleri, statikçiler depreme karşı bina tasarlarken simetrik binalar isterler ancak bazen ekonomik nedenlerle, ekonomik kaygılarla ortaya değişik tarzlarda parsele uygun beşgen, altıgen, farklı şekillerde, yamuk şekillerde bina şekilleri çıkıyor.
Bunlar her ne kadar yeni beton standartlarına göre yapılsa da yine de yapı elemanları bakımından sıkıntı yaratabilecek binalar oluyor. Düzce’deki ve Konya’daki deprem olduğu yer bakımından en az sismik aktivitesi olan bölge Konya.
Türkiye’nin teknonik yapısının baskı altında olduğunu gösteriyor. O nedenle alınması gereken önlemleri daha da üzülmemek için büyük acılar yaşamamak için biraz daha hızlandırmak lazım.”