ÖZEL/ Didar DEMİRCİ- Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bayraklı Belediye Başkan Aday Adayı Yeşim Tekoğlu, gazetemizin sorularını yanıtladı. Bu zamana kadar CHP’de önemli görevlerde yer alan Tekoğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Bayraklı Belediyesi Meclis Üyeliği görevlerinin ardından şimdi de Bayraklı Belediye Başkan Aday Adayı olarak karşımıza çıktı. Bayraklı için kendisinin de hedefleri olduğunu ve çok heyecanlı olduğunu aktaran Tekoğlu, “Şimdiye kadar bulunduğum görevlerde edindiğim deneyim ve bilgi birikimimle de Bayraklı Belediye Başkanlığı görevine talip oldum. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, belediye başkanlığı gibi önemli bir göreve talip olmak heyecan verici ama böyle ulvi bir göreve ferdi olmaktan her daim onur ve gurur duyduğum Cumhuriyet Halk Parti’mizden talip olmak da ayrıca mutluluk verici bir durumdur benim için” dedi.
KILDAN İNCE KILIÇTAN KESKİN BİR SÜREÇ
Tekoğlu, ‘Bayraklı için hedefleriniz nedir?’ sorusuna şu şekilde yanıt verdi:
“İktidarda olan bir partiden göreve talip olduğunuzda, maalesef ne söyleseniz yanlış anlaşılabiliyor. Yönetmeye talip olduğunuz şehriniz hakkında planlarınız, projeleriniz ve bir an önce gerçekleştirmek için sabırsızlandığınız hayalleriniz var. Dahası, belediyeyi yönetimsel olarak daha da işlevsel hale getirmek adına hazırladığınız teşhis ve reçeteleriniz var, ama içinde bulunduğumuz süreç bunları konuşmanıza izin vermiyor. Örneğin, ‘Şöyle bir projem var, aday olup seçilmem durumunda bunu gerçekleştireceğim’ diye bir açıklama yaptığınız takdirde, başka siyasi partilere mensup olanların ‘Belediyeyi şu kadar zamandır siz yönetiyorsunuz, bugüne kadar aklınız neredeydi, elinizi tutan mı vardı?’ gibi eleştirilere maruz kalabiliyorsunuz. Tabii bu durum buz dağının görünen yüzü, bir de görünmeyen yüzü var. Yine diyelim ki belediyenin kurumsal olarak işleyişini daha da işlevsel hale getirmek adına birtakım hazırlıklarınız var ve bunu da tamamen iyi niyetle çıkıp anlatıyorsunuz. Misal, ‘Belediye personelinin kuruma olan aidiyetini yükseltmek adına şunları şunları yapacağım’ diye bir açıklama yapıyorsunuz, ama bu sefer de parti içi tepkilere maruz kalabiliyorsunuz. Yani sizin daha iyiye ulaşmak adına söyledikleriniz, mevcuda muhalefet şeklinde de algılanabiliyor. Elbette bu durum Bayraklı’ya ya da partimize özel bir durum olmasa gerektir. Bu tabloyu bir nevi ‘siyasetin cilvesi’ gibi değerlendirmek gerekir. Daha açık ifade etmem gerekirse, aday adaylığı süreci, kıldan ince kılıçtan keskin bir süreçtir. Bunun içindir ki aday adaylığımı açıkladığım ilk günden bugüne, özellikle de partimize zarar vermemek adına, hedefler noktasında konuşmaktan olabildiğince imtina ettiğimi söyleyebilirim. Tabii ki hedeflerimiz var! Fakat her şeyin de bir yeri ve zamanı var. Partimiz beni adaylığa layık gördüğü takdirde, hepsini detaylarıyla paylaşacağız elbet.”
BAYRAKLI GÖKDELENLERİN GÖLGESİNDEN İBARET DEĞİL
Depreme ve afetlere dirençli bir Bayraklı için neler yapacağını sorduğumuz Tekoğlu, “Öncelikle 3 yıl önce Bayraklı’mızda ve geçen yıl da 10 ilimizde meydana gelen ve yüreğimizde derin yaralar bırakan depremlerde kaybettiğimiz bütün canlarımızı bir kez daha rahmetle anıyorum. Bayraklı için tarihsel açıdan İzmir’in en eski, ama sizin de ifade ettiğiniz gibi, günümüz açısından da en yeni kent merkezi diyebiliriz. Bayraklı, konumu itibarıyla İzmir’in yeni cazibe merkezi olarak gelişiyor ama bu gelişim aynı ölçüde değişimi ve dönüşümü de mecbur kılıyor. Çünkü Bayraklı’yı İzmir’in yeni yüzü olarak gösterilen gökdelenler bölgesinden ibaret göremeyiz. Kente belli bir cepheden baktığınızda Batılı ve modern bir siluet görüyorsunuz, ama farklı bir cepheden baktığınızda da geri kalmış dünya ülkelerini andıran manzaralarla da karşılaşabiliyorsunuz. Yani değişen ve dönüşen Bayraklı’da imar bütünlüğünü de dikkate almak zorundayız. Eğer İzmir’in yeni prestij merkezi olacaksak, kent estetiğini de dikkate alıp Bayraklı’yı bir bütün olarak ele almak zorundayız” sözlerini kaydetti.
Tekoğlu, konuşmalarını şu şekilde sürdürdü:
“Dirençli kent konusuna gelince, ismi herkesçe bilinen bir sahil kentinde yaşayan bir yakınım var, kendisiyle dünya görüşlerimiz taban tabana zıt, ama fikirlerine de değer verdiğim biridir kendisi. Ona bir sohbetimizde şöyle bir soru sormuştum: ‘İlçeniz adeta cennetten bir köşe ama birçok turizm kentine nispeten sanki biraz geri mi kaldı?’ Çok uzunca bir cevap verdi, ama bizi ilgilendiren kısmını özetlemem gerekirse şöyle dedi: ‘Sevgili kardeşim, turizm Türkiye’de 1990’lı yıllarda başlayan bir süreçti, o sürece dahil olup, süreci takip etmeyi başaran kentler bugün turizmde birer dünya markası oldular. Biz, o trene ilk binen kentlerden biriydik, ama trende kalmayı başaramadık. Yarın öbür gün ilçemizde bir iktidar değişikliği olsa, yine değişen hiçbir şey olmayacaktır, çünkü kimsenin elinde sihirli değnek yok, kimse akşamdan sabaha bir şeyleri değiştiremez. Tek bir cümleyle açıklamam gerekirse biz, o süreci maalesef kaçırdık.’ Bu anekdotu neden paylaşmak istedim? Çünkü yaşadığımız depremler sonrasında, ülkemizde bir kentsel dönüşüm süreci başladı. Bizim de bu süreçte olmamız ve süreci adım adım takip etmemiz gerekir. Süreçten kopmamız gerekir. Kentsel dönüşüm treni hareket etti ve biz de Bayraklı olarak o trende zorunlu olarak yerimizi aldık. Bu saatten sonra önemli olan, yaşadığımız deprem felaketini ve sonuçlarını asla ve asla unutmadan/unutturmadan, ilk günkü azim ve istekle yolumuza devam etmeliyiz. Eğer süreçten koparsak, gelecekte ‘keşke’ diyebiliriz ve maalesef o gün geldiğinde her şey için çok kalmış olabiliriz.”
“BELEDİYENİN MAESTROSU OLACAĞIM”
CHP’li bir aday olması ve belediye başkanlığına talip olması nedeniyle kendisinin seçilmesi durumunda nasıl bir farklılık göreceğimiz sorusuna Tekoğlu, şu şekilde cevap verdi:
“Günümüzde ülkesel olarak da en büyük sıkıntımız “Benciliktir.” Düşününki koskoca bir ülkeyi tek bir kişi yönetiyor ve her şeyi o biliyor, her şeye o karar veriyor, her şey onun istediği gibi oluyor vs. Hal böyle olunca da ülkemizin geldiği ve getirildiği nokta ortada, hepimizin malumu. Peki, böyle bir şey olabilir mi? Bakınız bir belediye başkanı da her şeyi bilemez, bilmemeli. Kaldı ki her şeyi bildiğini söyleyen, aslında hiçbir şeyi bilmeyenlerdir. Uzak durmak elzemdir. Bendeniz mali müşavirim, muhasebe ve hesap konusunda uzmanım. Fakat bir mimar değilim, bir binanın temeline ne kadar çimento ne kadar demir konulması gerektiğini bilemem! Ancak bilen birilerinden faydalanabilirim, faydalanmak da zorundayım. İşte tam da bu noktada, belediye başkanlığını devasa bir orkestranın maestrosuna benzetiyorum. Maestro, eline batonu alıyor ve yönetiyor. O orkestranın içinde birbirinden farklı ve değişik enstrümanlar var. Belki keman çalan müzisyen piyano çalamıyor ama o farklılıkları bir araya getirip elindeki baton ile yöneten maestro, ortaya muhteşem bir bileşke çıkarabiliyor, öyle değil mi? Kıssadan hisse olsun! Eğer aday gösterilip seçilirsem ben de Belediyenin her şeyi bilen başkanı değil, maestrosu olacağım inşallah.
“DEĞİŞİM SÜRECİNİ ZAFERLE TAÇLANDIRMAK ZORUNDAYIZ”
Mart ayında yapılacak yerel seçimlerin partisi için önemine dikkat çeken Tekoğlu, “Her seçim önemlidir. Fakat itiraf etmek gerekirse, ne yazık ki 2023 genel seçimlerini beklenmedik bir şekilde kaybettik, ama seçim sonrasında gereğini de yaptık. Sayın Özgür Özel’in genel başkanlığında yeni bir sayfa açtık. Şimdi öncelikle Sayın Genel Başkanımızın liderliğinde başlattığımız değişim sürecini, yerel seçimlerde elde edeceğimiz büyük bir zaferle taçlandırmak zorundayız. Başarılı olamama gibi bir lüksümüz yok, olamazda! Çünkü partimizin Türkiye genelinde elde edeceği tarihi bir zafer, erken genel seçimin kapısını da aralayacaktır. Daha açık konuşmak gerekirse, Türkiye’yi içinde bulunduğu buhrandan bir an önce kurtarabilecek tek ilaç CHP’dir, reçetesi de yerel seçimlerde mutlak başarıdır” diye konuştu.
GELECEĞİN KADIN BAŞKANLARINA IŞIK OLMAK İSTERİM
Siyasette kadının yeri henüz daha beklenilen düzeyde olmadığını aktaran Tekoğlu, kadın bir belediye başkan adayı olarak partisinden beklentilerini ve hedeflerini paylaştı. Tekoğlu, “Biz kadınlara seçme ve seçilme hakkını tanıyan kişi, partimizin ve ülkemizin kurucusu Atatürk’tür. Her ne kadar partimiz kadınların siyasette daha fazla yer alması için büyük çaba gösteriyor olsa da istatistiklere baktığımızda kadınların siyasete katılımı beklenen düzeyde değildir. Ve üzülerek söylüyorum ki, birkaç istisna ve Özlem Çerçioğlu’nun dışında, belediye başkanı seçilip de (Misal, Yılmaz Büyükerşen hocamız gibi) Türkiye genelinde efsane olabilmiş bir kadın belediye başkanımız yok desek yeridir. Eğer gelecekte daha çok sayıda kadının belediye başkanı olmasını istiyorsak, seçilenlere büyük sorumluluk düşüyor. Yani ben Bayraklı Belediye Başkanı olduğumda başarılı olmalıyım ki, gelecekte başka kadınların da belediye başkanı seçilmesi adına referans olabileyim. Bir düşünsenize, Türkiye’nin ilk kadın belediye başkanlarından Zekiye Midyat’ın hikayesi üzerinden “Hükümet Kadın” diye bir film yapıldı ve Zekiye Hanım’ın sayesinde, sayısız kadın siyasete katılım noktasında büyük bir motivasyon yakaladı. Bendeniz de nasip olursa, geleceğin kadın başkanlarına yol açmak, ışık olmak isterim” mesajını verdi.