Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Ayaz Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı kıyılarında etkili olan müsilaj sorununu ve çözüm önerilerini konuşmak üzere ‘Müsilajın Ekolojik, Ekonomik, Sosyal Etkileri ve Çözümleri’ başlığıyla zoom uygulaması üzerinden bir panel düzenleyerek önemli açıklamalarda bulundu.
MÜSİLAJIN EKOLOJİK EKONOMİK SOSYAL ETKİLERİ VE ÇÖZÜMLERİ TARTIŞILDI
Düzenlenen panele, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ahsen Yüksek, Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü Kaynak Yönetimi ve Balıkçılık Daire Başkanı Doç. Dr. Mahir Kanyılmaz, ÇOMÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Su Ürünleri Avlama ve İşleme Teknolojisi Bölümü Avlama Teknolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Ayaz, Güney Marmara Kalkınma Ajansı (GMKA) İl Koordinatörü Recai Başaran, GMKA Çanakkale Yatırım Destek Ofisi Uzman Petek Eğerci Coşkun ve ÇOMÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Temel Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yeşim Büyükateş konuşmacı olarak katıldı. Panelde, müsilajın ekolojik, ekonomik, sosyal etkileri ve çözümleri masaya yatırılarak tartışıldı.
ÇOMÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Su Ürünleri Avlama ve İşleme Teknolojisi Bölümü Avlama Teknolojisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Ayaz, Marmara kıyılarında görülen müsilajın balıkçılık, dalış turizmi ve genel turizmi olumsuz etkilediğini söyledi. Ayaz, bugünlerde deniz suyu yüzeyinde azalan müsilajın suyun altından Ege’ye aktığına dikkat çekti.
CANLILAR STRESE GİRİYOR
Müsilajın denizde her yıl göründüğüne, bu yıl aşırı şekilde ortaya çıktığına dikkat çeken Prof. Dr. Adnan Ayaz, “Müsilajın oluşma süresi değişti. 2007 yılında yaşadığımız müsilaj olayı ekim ayı sonlarında olmuştu. Şuanda ise Marmara Denizi’nde ocak ayında başladı. Mart ayında Çanakkale bölgesini etkiledi. Marmara Denizi’nde yürüttüğümüz çalışmada zaten ocak ayında müsilajın başladığını görmüştük. Yoğun o köpüklenme olayı görüntüsü ilk başta yoktu. Çünkü önce azot ve fosfor kirliliğinden kaynaklanan bir durum olduğu için fitoplankton çoğalması ortamda oluyor. Canlılar strese giriyor. Ani suların soğuması ya da ortamda besin tükenmesi sonucu ölmeden önce salgıladığı polisakkarit kökenli bir yapışkan madde denize salgılıyor. Bu yapışkan madde ile birlikte denizdeki partiküller, canlıların parçaları, ölülerin birleşmesiyle bu kötü görüntü oluşuyor” dedi.
KİMSE O HALDE DENİZE GİRMEK İSTEMEZ
Yapışkan bir madde olan müsilaj nedeniyle insanların denize girmek istemeyeceğini ifade eden Prof. Dr. Ayaz, “Müsilajın etkilediği bölge Çanakkale Boğazı’ndan geçerek Bozcaada açıklarından Limni’ye doğru gidip, dağılıyor. Akıntı ve lodos ile birlikte yukarı suların etkisiyle Saros Körfezi’ne giriyor. Ancak şuanda da Saros Körfezi’nde de müsilajın kıyı bölgelerde kalmadığını balıkçılardan biliyoruz. Derin sularda ise, müsilaj balıkçılığı etkiliyor. Şuanda boğaza yakın yerlerde Marmara’dan sürekli bir tahliye olduğu için bu boğaza yakın olan bölgelerde dalış turizmi ve turizm etkileniyor. O maddenin normalde cilde, vücuda herhangi bir etkisi yok. Geçen hafta ben de müsilaj içinde dalış yaptım, yüzdüm. Ama kötü bir görüntüsü var, kimse o halde suya girmek istemez” diye konuştu.
EGE DENİZİ’NE DOĞRU AKIYOR
Müsilajın bugünlerde su yüzeyinde görülmediğini, ancak dipte kalın bir tabaka olarak aktığını belirten Ayaz, şunları söyledi:
“Marmara Denizi’nde hiç bir balıkçılık faaliyeti yapılamaz hale geldi. Balıkçılar sezonu erken kapattı. Aşırı şekilde balıkçılığımızı etkiledi. Müsilaj aslında Çanakkale Boğazı’nda şuanda da var. Siz görmüyorsunuz. Suyun üstündekiler rüzgarın etkisiyle kıyıya basıldığı için görmüyorsunuz. Aslında esas suyun üstü değil, altındaki kısmı önemli. Artık çürüyen, yükselip, suyun üstünde köpüklenmeye neden olan bakteri parçalanarak suyun üzerine çıkarıyor. O da kıyıya atılıyor. Karadeniz’den gelen akıntı da komple akıyor. 15 metre kalınlıkta aktığına dair bir echo-sounder görüntüsü var. Karadeniz suyunun içinden 15 metre kalınlıkta Ege Denizi’ne doğru akıyor.”
“BU ETKİLEMİŞ OLABİLİR”
Müsilajın yoğun olmasının balık türlerine zarar vereceğini söyleyen Ayaz, “Çok yoğun olduğunda dip balığını önüne katarak, başka bölgelere sürdüğünü, uzaklaştırdığını düşünüyorum. Çok yoğun olduğu zaman balığın göç yolunu değiştirebilir. Bu sene Gökçeada’da kolyoz olması gerekiyor, olmadı. Bu etkilemiş olabilir. Ama çok yoğun olmasının kesinlikle bazı canlıların ölümüne sebep olacağını da düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Müsilajın oluşma etkenlerinden de bahseden Ayaz, “Büyükşehirlerin özellikle denize arıtılmadan boşaltılan atık sular, kimyasal fabrikaların denize verdiği, attığı atık sular. Bunun yanı sıra tarlada kullandığımız iyi tarım uygulaması yapmayıp, aşırı gübreleme sonucu yağmur sularıyla Marmara Denizi’ne akan bu tip sular, bu müsilaj olayını tetikliyor” dedi.