Eğitim Sisteminin Üvey Evlatları olan Özel Okul ve Dershane Öğretmenlerinin Hakları

Bu her yıl yapılan sözleşmelerle haklarının ne kadar gasbedildiği ancak buna rağmen bir o kadar da az dava açtıklarını incelediğim Yargıtay kararlarından üzülerek görüyorum. Eğer aynı kurumda kalacaklarsa sözleşme döneminde tüm öğretmenlerin kafasında şu sorular cevap aramaktadır.

5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun  Özlük Hakları ve Sorumluluklar başlıklı  9. Maddesi      ” Kurumlarda çalışan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticiler ile kurucu veya kurucu temsilcisi arasında yapılacak iş sözleşmesi, en az bir takvim yılı süreli olmak üzere yönetmelikle belirtilen esaslara göre yazılı olarak yapılır. Mazeretleri nedeniyle kurumdan ayrılan öğretmen ve öğreticilerin yerine alınacak olanlar ile devredilen kurumların yönetici, öğretmen ve öğreticileri ile bir yıldan daha az bir süre için de iş sözleşmesi yapılabilir. Okullarda yöneticilik ve eğitim-öğretim hizmeti yapanlara, kıdemlerine göre (emekliler hariç) dengi resmi okullarda ödenen aylık ile sosyal yardım kapsamındaki ek ödeme tutarlarından az ücret verilemez.” Hükmünü içermektedir.

Uygulamada öğretmenleri koruması için düzenlenmiş bu hüküm aslında beraberinde iş güvencesi, kıdem tazminatı, yıllık izin süresi vs olmak üzere pek çok sorunu da beraberinde getirmektedir. Buna göre

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun  02.02.2011 tarih, 2010/9-666 E. 2011/18 K. Nolu kararında da belirttiği görüşüne göre; her yıl yinelenen bu zincirleme iş sözleşmeleri, kanundan kaynaklı olarak belirli süreli olduğu için belirsiz hale gelmez.

Peki Özel Öğretim Kurumu öğretmenlerinin belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçi olması nedeniyle iş güvencesi hükümlerinden yararlanması mümkün müdür ? Bu konuda Yargıtay 9.Hukuk Dairesi’nin 2015 yılında değiştirilmesinden önce bu soruya olumlu bir yanıt verilemez iken; 9.Hukuk Dairesi’nin 07.05.2015 tarih ve 2015/9173 E ve 2015/16798 K sy kararı ile 5580 sy kanun kapsamında çalışan eğitim personelinin sözleşmesi belirli süreli olarak değil, Asgari Süreli olarak değerlendirilmiş ve bu sayede iş güvencesi kapsamına dahil edilmiştir.

Ancak bu kabul şimdilik 9.Hukuk Dairesi için geçerli olup 22.Hukuk Dairesi’nin 13.04.2015 tarih ve 2015/10818 E ve 2015/13309 K sy kararında 5580 sy yasa kapsamında çalışan personelin sözleşmelerinin belirli süreli olduğu ve iş güvencesi kapsamından yararlanamayacağına hükmedilmiştir.

Bu durumda Yargıtay’ın içtihatları birleştirme kararı çıkana kadar; şimdilik maalesef 9.Hukuk Dairesi’nin görev alanında yer alan illerde çalışan öğretmenlerin iş güvencesi kapsamında, 22.Hukuk Dairesi’nin görev alanında çalışan personelin ise kapsam dışında kaldığını kabul etmek gibi izah edilmesi kolay olmayan bir sonuç ortaya çıkmıştır.

ÖNEMLİ GÜNCELLEME

28.02.2018: Konu Hakkında Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 23.02.2018 tarih ve 2017/1 E ve 2018/2 K sy kararı yayınlanmış olup, bu kararda 9.Hukuk Dairesi’nin görüşünün aksine, özel eğitim kurumlarında 5580 sy kanun kapsamında çalışan öğretmenlerin belirli süreli iş akdi ile çalıştıklarına hükmedilmiştir. 

Bu karar bundan sonra tüm daireleri bağlayacak olup, bu karardan sonra artık özel okullarda çalışan öğretmen ve yöneticilerin işe iade dava açma hakları olmayacaktır. 

Kural olarak ücret çalışma karşılığıdır. Ancak 5580 sayılı yasaya göre yapılan iş sözleşmeleri bir yıldan daha az süreli olamayacağından, okulların kapalı olduğu dönemde fiilen eğitim hizmeti verilmese dahi, bu sözleşmeye tabi öğretmenler ücrete hak kazanırlar. Bununla birlikte okulların kapalı olduğu bu dönemde sınav, etüd ve çeşitli meslek içi eğitim gibi nedenlerle öğretmenlerin okulda hazır bulunmaları gerekebilir. Anılan dönemle ilgili işverenin ücret ödeme borcunun doğması için öğretmenin sözleşme, yasa veya yönetmeliklerden kaynaklanan diğer görevlerini yerine getirmiş olması gerekir. Ancak kurumun  kapalı olduğu dönemde çalıştığını ve kendisine verilen görevleri yerine getirdiğini kanıtlayamayan öğretmenin ücrete hak kazanılması olanağı bulunmamaktadır.​

Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 03.10.2011 tarih, 2009/22355 E. 2011/34265 K. Nolu kararında; Halen yürürlükte olan ve kıdem tazminatını düzenleyen 1475 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesinde  “Bu Kanuna tabi işçilerin hizmet akitlerinin…” cümlesi ile iş sözleşmesinin belirli ya da belirsiz süreli olmasının kıdem tazminatına hak kazanma açısından önemli olmadığı belirtilmiştir. Burada önemli olan fesih iradesinin kim tarafından ortaya konulduğu ve kıdem tazminatına hak kazanma koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğidir. Örneğin belirli süreli iş sözleşmesini 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24. maddesi uyarınca haklı nedenle fesheden işçi bir yıllık kıdem koşulu gerçekleştiği takdirde kıdem tazminatına hak kazanacaktır veya sözleşmenin süresi sona erdiğinde, işçinin sözleşmeyi yenileme iradesini ortaya koymasına rağmen, işverenin yenilememesi durumunda diğer şartların varlığı halinde işverenin kıdem tazminatından sorumlu tutulacağı kabul edilmiştir.( Yargıtay H.G.K.’nun 26.11.2014 gün ve 2008/22-1443 E., 2014/958 K. sayılı ilamı ). 

İhbar Tazminatı hususunda ise Yargıtay, bu sözleşmelerin yasadan kaynaklı olarak belirli süreli olması nedeniyle sözleşme bitiminde yenilenmemesinin ihbar tazminatına hak kazandırmayacağı görüşündedir. İş akdinin süresinden önce işverence haksız olarak feshi halinde ise öğretmen, zaten süre sonuna kadar olan ücretine hak kazanacaktır.

Yargıtay bir kararında, yaz döneminde okullar ve dershaneler kapalı olduğu için öğretmenlerin zaten yıllık izin kullandıklarını bu sebeple izin ücreti hakkının olmadığına karar vermişse de elbette bu, yaz döneminde de ücret almaya devam eden öğretmenler için geçerli olup, ders başı ücret olan bir çok öğretmen yaz döneminde ücret alamamakta ve her ne kadar yıllık izinlerini kullanıyor görünseler de yasada düzenlenen “Yıllık Ücretli İzin Hakkı” nı alamamaktadırlar, yaz döneminde ücret almayan öğretmenlerin yıllık izin ücreti haklarının olduğu görüşündeyiz​​​

İş Kanunu gereği haftada 45 saati aşan çalışmalar fazla çalışma olarak kabul edilmektedir. Haftalık çalışma süresi hesap edilirken, sadece ders saati değil etüd ve birebir çalışmaları için kurumda geçen zaman da fazla çalışma hesabına dahil edilir. Haftalık 45 saati aşan çalışmalar için ödeme yapılmıyorsa dava yoluyla fazla çalışma alacağı da istenebilir.

Avukat- Arabulucu

Yüksel Okyay Evren

Okyay & Evren Avukatlık Ofisi

www.okyayevren.com

Exit mobile version