Foça’daki denizanalarının sebebi iklim krizi mi?
ÖZEL HABER/ Didar DEMİRCİ- Küresel iklim krizi, deniz suyu sıcaklık artışı ve beraberinde denizlerde görülen olağan dışı durumlar insanları endişelendirme başladı. İzmir’in Foça ilçesin kıyalarda görülen mavi renk denizanası yoğunluğu da insanlara, ‘Küresel iklim krizinin bir sonucu mu?’ diye düşündürüyor. Peki gerçekten Foça’da görülen denizanası yoğunluğu, küresel iklim değişikliğinin bir sonucu olarak mı karşımıza çıktı? Yoksa başka olağan sebepleri mi var? Bu gibi soruların cevaplarını deniz biyoçeşitliliği ve ekosistemi üzerine çalışmalar yapan Deniz Bilimleri Uzmanı Doç. Dr. Can Bizsel, gazetemizle paylaştı.
FOÇA’YA DENİZANALARINI SU AKINTISI GETİRDİ
Denizanasının gözle görülebilen planktonlar olduğunu ve bu canlıların su akıntısıyla uyumlu bir şekilde hareket ettiğini belirten Doç. Dr. Bizsel, “Bu hayvanlar, su onları nereye sürüklerse genelde oraya gidiyorlar. Kendi başlarına hareket etme dibe batma ya da yüzeye çıkma gibi yetenekleri var ama onlar da sınırlı. Yani hızla dibe batamaz, hızla yüzeye çıkmaz, akıntıyı yenerek canının istediği bölgeye hareket edemezler. O nedenle rüzgarın oluşturduğu akıntı düzenleriyle beraber Foça’da bu kadar çok görmüş olabiliriz” sözlerini kaydetti. Foça’da görülen denizanası türünün genellikle açık denizlerde rastlanan türler olduğunu söyleyen Bizsel, “Kuzey yönlü rüzgarlar nedeniyle İzmir Körfezi’ne doğru yönelen akıntıyla taşınmış olabilirler” dedi.
FOÇA’DA YIĞILMA YAPTI
Denizanası popülasyonunun Foça’da bu kadar çok olmasına ilişkin tahminlerini paylaşan Bizsel, “Biz insanlar bazı şeyleri gözümüze sokulacak şekilde belirgin olduğunda fark ediyoruz. Ama bu kadar sık gözükmüyorlar, bu kadar çok gözükmüyorlar. Sebebi akıntı… Biz Foça’da görüyoruz, ama gidin bir de Midilli’dekilere, Ayvalık’takilere, Gökçeada’dakilere sorun oralarda da vardır. Ama karşılaştırma yaparken Foça’da daha fazla var diyeceğiz. Çünkü, Bozcaada’da da vardır mesela ama orası açık, yığılacak bir şey yok, gelip geçerler. Orada o kadar çok gözükmezler. Bu hayvanların yoğun olmasını sağlayacak iki faktör var. Birincisi akıntı. Diğeri de yaşamak için de yemek yiyorlar. Yiyebilecekleri organizmaların bol olması onların üreme yeteneklerini de artırıyor. Dolayısıyla daha fazla ürüyorlar ve hayatta kalıyorlar. Bu da sayılarının artmasının bir diğer sebebi” diye konuştu.
İKLİM KRİZİ DEMEK SPEKÜLATİF OLUR
Foça’da görülen denizanası yoğunluğunun sebebi olarak iklim krizine işaret edemeyeceğimizin altını çizen Bizsel, “Bu konularda bilim insanı olarak net bir iddia ortaya koymak spekülatif olur” dedi. Denizlerde su akıntısını oluşturan etkenleri; rüzgar, medcezir ve sıcak soğuk su döngüsü olarak sıralayan Bizsel, Akdeniz’de rüzgarın su akıntısına etki ettiğini ifade etti. Bizsel, “Akdeniz’de rüzgar ana güçtür. Rüzgar rejimi değişirse bizim akıntılarımızın düzeni değişir. Akıntı değiştiği zaman da su altındaki canlıların da yaşam koşulları, davranışları değişir. Bunlar da normal. Belli bir trendle belli bir değişim aralığında oluşmuş bir akıntı düzeni var” sözlerini kaydetti. Öte yandan Bizsel, bu tarz olaylarda iklim krizinden bahsetmek için öncelikle uzun vadeli gözlem ve verilere ihtiyaç olduğunun altını çizerek, “Buna hemen iklim değişikliği demek böyle bir hüküm üretmek doğru değil. Bunun altını özellikle çizmek gerekiyor” dedi.
FOÇA’YA YÜZEY AKINTISIYLA MI GELDİLER?
Foça’ya gittiğini ve orada dalış yaptığını belirten Bizsel, denizanalarının 5 metre aşağıya daldıktan sonra olmadığını söyledi. Bizsel, “Bu sadece Foça’da gördüğümüz bir şey. Burada onların yüzey akıntısıyla geldiğini de gösterebilir. Ama yanı şekilde ilk 5 metrede daha iyi beslenebiliyorlardır. Onlar da o seviyede kalmak için bedenlerini dengelemiş olabilirler” dedi.
FOÇA’DAKİ DENİZANALARI ZARARLI MI?
Foça’da görülen türün insana zarar verebileceğini belirten Bizsel, insanların denizanasının bulunduğu kıyılarda olmamaları gerektiğini söyledi. Bizsel, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Bu hayvanlar kendi ortamında yaşıyorlar. İnsanlar denizi iyi tanırlarsa bu hayvanlar risk oluştursa da bu riskle karşılaşma olasılığı düşük yerleri seçmeliler. Her gördükleri kıyıya giderlerse bu tür sürprizlerle karşılaşmaları olası. Denizanaları insanoğlunun yaşam alanını tehdit etmiyor. İnsanlar denizanalarının yaşam alanını kullanıyor. Onlarla karşılaştıklarında böyle riskler söz konusu. İlla başkalarının yaşam alanını kullanmakta ısrarcıysanız, onların sizin için oluşturacağı riskleri de göze alacaksınız. İnsanların o nedenle daha dikkatli olmaları gerekiyor. O canlılar, insanların uygun koşulda yaşayabildiği bir gezegenin var olmasını sağlıyorlar. Onları teker teker kendi normalde de yaşam alanımız olmayan yerlere yayılırsak o zaman iklim değişikliği gibi şeylerle de avunmak zorunda kalırız. Çevremizde gördüğümüz değişikliklerin hepsini de iklim değişikliğine yormak biraz da kolaycılık. İnsanlar kendi yarattıkları hasarın etkilerinin ne kadar yaygın olabileceğini henüz algılamış değiller. Ya da algılasalar bile görmezden geliyorlar.”