Türkiye’nin 2023’e iyi bir mirasla giremediğini belirten Ata, ‘2022 yılında Merkez Bankası’nın (MB) ‘Türkiye Ekonomi Modeli’ başlığı altında uyguladığı ‘Düşük Faiz’ politikası, kurlarda önemli yükselişlere neden oldu. Dolayısıyla 2023’e kurlardaki istikrarsızlığı önleme çabaları içinde girildi. Çünkü kurlardaki istikrarsızlık, başta maliyet artışları ve enflasyon olmak üzere yatırım, üretim, tüketim, iç- dış ticaret gibi tüm iktisadi değişkenleri etkilemektedir.’ diye konuştu.
Asrın felaketi ve yerel seçimler
6 Şubat’ta yaşanan Maraş Depremleri’ni de değinen Ata, ‘Ekonomide zorluklar yaşanırken, ‘Asrın Felaketi’ olarak tanımlanan depremleri yaşadık. 11 ilimiz yıkıma uğradı, Türkiye ekonomik ve sosyal anlamda çok önemli kayıplar yaşadı. Bunun yanısıra, 14 Mayıs’ta yapılan genel seçimler nedeniyle sürdürülen ‘Seçim Ekonomisi’ politikaları da, ekonomi yönetiminin gereken bazı tedbirleri almasını erteletti.
Yılın ikinci yarısında ise değişen ekonomi politikalarıyla MB’nın faizleri adım adım yükseltmesi, dövizin artış hızını önemli ölçüde kesti. Her ne kadar faiz yükseltme hamleleri ile Türk Lirası’nda istenilen toparlanma görülmese de, atılan adımlar olumlu karşılanmış, uluslararası ekonomi çevrelerince de değerlendirilmiştir.’ dedi.
Yıl sonunda olumlu gelişmeler
Yılın son çeyreğinde iç rahatlatan gelişmelerin yaşandığını söyleyen Başkan Ata, ‘Kurlarındaki şahlanışın durulması, Kur Korumalı Mevduat’lara olan ilgiyi azaltmış, işsizlik 11 yılın en düşük seviyesine gerilemiştir. TÜİK verilerine göre Ekim’de mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı yüzde 8,5’e düşmüş, işsizlikte 2012 Kasımından bu yana en düşük seviye yakalanmıştır.
Öte yandan, MB tarafından yayınlanan Haftalık Para ve Banka İstatistikleri’ne göre, toplam rezervler, 8 Aralık haftasında bir önceki haftaya göre 1 milyar 225 milyon dolar artışla 141 milyar 374 milyon dolara çıkarak tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Tabii ki, yılın son çeyreğinde yaşanan iyi gelişmelere karşın, Türk ekonomisinin yeni yıla önemli borç stoku ve cari açık ile gireceği de gözlerden kaçmamaktadır.’ şeklinde konuştu.
Yerel seçimler
Yeni yılda da ekonominin benzer şekilde seyredeceğini tahmin ettiklerini kaydeden İESOB Başkanı Ata, ‘Dünya Bankası Türk ekonomisinde 2024 yılında yüzde 3,1 oranında büyümenin beklendiğini açıkladı. Tabii, ekonomide atılacak doğru adımlar mevcut büyüme tahminlerinin aşılmasını sağlayabilecektir. Bu noktada ülke yöneticilerinin dikkat etmesi gereken en önemli konu, 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimler olacaktır.
Yerel seçimler öncesi yılın ilk çeyreğinde hükümet harcamalarının güçlü seyrini sürdürmesi, ekonomiye olumlu yansımayacaktır. Dolayısıyla ekonomi yönetiminin yerel seçimler öncesi süreçte de istikrarlı çizgisini koruyabilmesi önemlidir. Ekonomi çevrelerin genel tahmini, yeni yılda faizlerin bir nebze daha yükselmesi, yerel seçimlerden sonra sıkı tasarruf tedbirlerinin hayata geçirilmesi yönündedir. Muhtemel bu gelişmeler karşısında sıcak para sıkıntısının doğacağı ve tüketimin düşeceği öngörülmektedir.’ şeklinde konuştu.
Esnaf açısından
Yaşanan ekonomik gelişmelerden olumsuz yönde en fazla esnaf sanatkarların etkilendiğini hatırlatan Ata sözlerini şöyle sürdürdü: ‘Hükümet özellikle Esnaf Kredi ve Kefalet Kooperatifleri üzerinden Halkbank vasıtasıyla kesimi çok uygun faizli kredilerle desteklemiş, hatta deprem bölgesindeki esnafın Halkbank’a olan geri ödemelerini ertelemiştir. Ne var ki yapılan desteklere rağmen üyelerimiz halen zor şartlar altındadır ve 2024 yılında da esnaf sanatkarların iktisadi anlamda desteklenmesi gerekecektir.
Ekonomi çevrelerince tahmin edilen yüksek faiz ve tasarruf tedbirleri hayata geçirildiği takdirde, sıcak paraya ulaşmak zorlaşacak, ticari sirkülasyonun ve genel tüketim talebinin düşmesi söz konusu olacaktır. Bu durum da esnaf sanatkarlarımızı olumsuz yönde etkileyecektir. Çünkü üyelerimiz doğrudan halka mal ve hizmet sunan kesimi oluşturmaktadırlar. İnsanların alım güçlerinin düşmesi veya tüketimlerini kısması, zorunlu ihtiyaçların dışında tüketimden kaçınmaları, esnaf sanatkarların da iş potansiyellerinin düşmesine, ticaretlerinin ve üretimlerinin azalmasına neden olacaktır.
Netice itibarıyla, ekonominin yanısıra sosyal ve kültürel yaşama da katkı koyan, toplumda birlik ve beraberliğin en önemli unsurları arasında gösterilen üyelerimizin korunması önem arz etmektedir. Bu yaklaşım, Anayasanın 173 üncü maddesindeki «Devlet Esnaf ve Sanatkârı koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır.» hükmüne de uygun olacaktır.