İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, İzmir (Kuşadası -Sisam ) Depremi yapısal Hasar Ön Değerlendirme raporunu resmi internet sitesi üzerinden kamuoyu ile paylaştı. Bayraklı ilçesindeki yapısal hasarlar, liman bölgesindeki viyadük hasarı ve Sığacık’taki tsunami etkilerin incelendiği belirtilen raporda, ülkemizdeki deprem zararlarının azaltılması için önerilerde bulunuldu. İşte o öneriler
30 Ekim tarihinde İzmir Seferihisar’da meydana gelen deprem sonrası İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa yapısal Hasar Ön Değerlendirme raporunu açıkladı. Bölgede hasarların incelendiği belirtilen raporda, “Yıkılan binalarda yumuşak kat, çerçeve kirişlerinde süreksizlik gibi taşıyıcı sistem kusurlarının yanı sıra kolon-kiriş bölgelerinde enine donatı sıklaştırmasının eksikliği ve kesme donatısının yetersizliği gibi yapıların ani göçmesine neden olabilecek konstrüktif kusurların bulunduğu görülmüştür.” İfadeleri yer aldı.
Ayrıca raporda Türkiye’deki deprem zararlarının azaltılması için aşağıdaki öneriler sunuldu:
1. Ülkemizdeki mevcut yapıların önemli bir bölümünün gerekli mühendislik ve denetim hizmetini almaması nedeniyle bazı binaların kendi yükleri altında dahi yıkılabildikleri görülmektedir. Yapısal güvenliği yeterli olmayan binaların önceden belirlenerek yeniden inşası veya güçlendirmesi ve bu sayede can ve mal kayıplarının en aza indirilebilmesi için ülkemizdeki bütün yapıların yapısal risklerinin belirlenmesi çalışmasına ivedilikle başlanmalıdır. Bu amaçla, hızlı değerlendirme yöntemleri kullanılarak yapısal güvenlik odaklı bir bina envanterinin hazırlanması önerilmektedir. Bu çalışmanın kentsel dönüşüm sürecine hız kazandıracağı öngörülmektedir.
2. Yapıların ekonomik hizmet ömürlerinin olduğu, malzeme dayanımlarının dış etkenlere ve zamana bağlı olarak değişebildiği ayrıca yapıların kullanım amacı değişikliği ve tadilat gibi gerekçelerle yapısal müdahalelere de maruz kaldığı düşünüldüğünde, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından birinin üzerinde yer alan ülkemizdeki yapıların hizmet ömrü süresince düzenli olarak muayene edilmesi ve sertifikalandırılması önerilmektedir.
3. Herhangi bir nedenle, yapımı başlamış fakat kısa veya uzun süreli duraksama yaşamış inşaatlar, tasarım aşamasında göz önüne alınmamış zamana bağlı deformasyonlara ve zorlanmalara maruz kalabilir ve bu etkiler beklenmedik hasarlara neden olabilir. İzmir liman bölgesindeki tamamlanmamış viyadükte oluşan hasarın yanı sıra derin kazı iksa sistemi kullanılan inşaatların duraksaması sonrasında çevre yapılarda meydana gelen olumsuz etkiler bu duruma örnek olarak verilebilir. Bu sebeple duraksayan inşaatlar için yapısal güvenlik prosedürleri içeren yasal düzenlemeler geliştirilmesi önerilmektedir.
4. Her türlü tadilat projesinde mühendislik hizmeti alınmalı ve denetim hizmeti zorunlu olmalıdır. Kullanım amacı değişikliği veya tadilat gibi gerekçelerle taşıyıcı elemanlara müdahalede bulunulmamalı; bölme duvarlara yapılacak müdahalelerde ise kısa kolon, yumuşak kat ve zayıf kat etkisi oluşturabilecek durumlardan kaçınılmalıdır.
5. İmalat kusurlarının azaltılması için inşaatın tüm aşamalarında çalışan personelin mesleki yeterlilik eğitimi alması önerilmektedir.
6. Minareler, ülkemizde deprem ve rüzgar yükleri etkisiyle en çok hasar gören yapı türlerinden biridir. Aynı zamanda, yıkılmaları durumunda çevre yapılara da hasar verme potansiyeli yüksek olan yapılardır. Gerekli yapısal güvenliğin sağlanması için yeni inşa edilecek minarelerle ilgili mevzuat geliştirilmesi ve mevcut minarelerin risk analizlerinin yapılması önerilmektedir. Ayrıca benzer bir çalışmanın cami ve benzeri kubbeli yapılar için de yapılmasına ihtiyaç olduğu değerlendirilmektedir.