KÖŞE YAZISI / OZAN SÖNMEZ
“Kadının siyasal yetersizliğine mantıklı hiçbir sebep yoktur. Bu konudaki tereddüt ve olumsuz düşünüş biçimi, geçmişin toplumsal bir niteliğinin can çekişen bir hatırasıdır”
- K. Atatürk
——-
Özgür Özel liderliğindeki Cumhuriyet Halk Partisi, 31 Mart Yerel Seçimlerinde ülke genelindeki başarısının bir yansımasını da kalesi olan İzmir’de yaşamış; 30 ilçenin 28’inin yönetimini alarak adeta tulum çıkarmıştı. 1 Nisan’dan bugüne ülke genelinde olduğu gibi İzmir’de de CHP’nin “seçim zaferini” farklı bakış açılarıyla ele alan çokça değerlendirme okuduk ve izledik. Sonuçlarla ilgili; emekliler ders verdi diyenler de oldu. Asgari ücrete zam yapılsaydı böyle olmaz diyenler de oldu. Kılıçdaroğlu-Özel değişikliği sandığa yansıdı diyenler de oldu. Millet Ak Parti’den bıktı diyenler de oldu.
Bu liste uzar gider…
Bu yazıda, Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybetmiş, içerisinde bulunduğu Millet İttifakı dağılmış, kurultay ve aday belirleme süreci tartışmalara sahne olmuş; seçmeni yorgun, bıkkın ve umutsuz olan CHP’nin İzmir’deki zaferini İzmir’in kadın siyasetçileri üzerinden okuyacağız.
——-
Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra 31 Mart Yerel Seçimlerini tünelden önceki son çıkış olarak gören Cumhuriyet Halk Partili kadın siyasetçiler, umutsuzluğa ve yılgınlığa kapılmadan gerek belediye başkan aday adaylığına (30 ilçede 85 başvuru) gerekse meclis üyeliği adaylıklarına yoğun ilgi gösterdi. Aday belirleme sürecinin netleşmesini beklemeden sahaya indiler. Belediye Başkan aday adaylarından meclis üyesi adaylarına, kadın kollarından gençlik kollarına seçim süreci boyunca girilmedik sokak, çalınmadık kapı bırakmadı. CHP üst yönetimi bu arzu ve çabayı göz önünde bulundurmuş olacak ki 2019 yılında aday gösterilen kadın başkan sayısını üç kat artırarak 9 ilçede seçime kadın adaylarla girme kararı aldı. Otuz ilçenin tamamında ise meclis üyesi listelerinde kadın sayısı yarı yarıya artırıldı.
Bu tabloyla girilen 31 Mart yerel seçimlerinin sonuçları açıklandığında kadın siyasetçilerin alışılmışın aksine İzmir’deki başarının arkasında değil en ön saflarında yer aldığı ortaya çıktı.
- Çeşme, Foça ve Karaburun gibi turistik ilçelerin yanı sıra İzmir’in en eski yerleşim yerlerinden Karabağlar ile önemli tarımsal üretim merkezlerinden Kınık tarihte ilk kez kadın başkan tarafından yönetilecek.
- Selçuk’ta başarılı bir dönem geçiren Filiz Ceritoğlu Sengel beş yıl daha direksiyonda olacak.
- Karşıyaka ve Konak gibi metropol ilçeler kadın emeğiyle güzelleşecek.
- 121 kadın meclis üyesi otuz ilçenin yönetiminde söz sahibi olacak.
- 2019 seçimlerinde sandıkta kazanıp “meclis koridorlarında” kaybettikleri Menemen Belediyesi’ni tekrar kazanmak için çok yoğun bir çalışma gerçekleştiren ancak bölgesel dinamikleri lehine çeviremeyen CHP’li Av. Deniz Karakurt’a ve emeğine de değinmemek olmazdı.
——-
Karabağlar’ın ilk kadın başkanı: Emine Helil İnay Kınay
Bu bölümde, İzmirli diğer kadın siyasetçiler gibi sorumluluk almanın zamanının geldiğine inanan ve harekete geçen bir ismi tanımayanlarınızla tanıştıracağım; Karabağlar Belediye Başkanı Emine Helil İnay Kınay…
Kınay’ı sizinle tanıştırmak istememin sebebi, İzmir’in en eski yerleşim yerlerinden olan ve 6 Mart 2008 tarihinde kabul edilen 5747 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu kararıyla kurulan Karabağlar Belediyesi’nin ilk kadın başkanı olacak olması. 23 yıl boyunca kamuda; kamu ve çevre yönetimi politikaları, mevzuatı, bürokrasisi, kurumsal iletişimi ve organizasyonları ile proje çalışmalarında görev yapan Kınay, yerel yönetimlerle ilgili edindiği birikim ve tecrübelerini “kadın başkan yapamaz” denilen İzmir’in en kalabalık nüfusuna sahip ikinci ilçesi Karabağlar’a hizmet için kullanacak.
Başkan Kınay, beş yıl boyunca birlikte görev yapacağı 7 kadın yoldaşını da belediye meclisine taşıyarak 30 ilçe arasında en fazla kadının görev yapacağı üçüncü meclisin kurulmasına öncülük etti. Bunu da listenin ilk dört sırasında kadın isimlere yer vererek yaptı.
——-
Gelelim can alıcı soruya; Yeter mi?
Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim, yetmez!
- Kazanılan 28 belediyenin %29’unu yani sadece 8’ini kadın başkanların yönetiyor olması yetmez!
- 30 ilçe belediye meclisinde CHP adına görev alacak toplam 519 meclis üyesinin % 23,5’u yani sadece 121’inin kadın meclis üyesi olması yetmez!
- Özellikle de; çağdaş, özgür, demokrat ve eşitlikçi kent karakterine sahip İzmir için yetmez!
Kadınların siyaset sahnesinde var olması ve başarılı olması konusunda olumsuz ön yargı taşıyanlara en güzel cevabı Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk tam 94 yıl önce yazının başında sizlerle paylaştığım ifadelerle vermişti. Atatürk’ün bu ifadeleri kendi kurduğu partiye yeniden yol haritası olmuş olacak ki “göstermelik kadın siyasetçi” stratejisinden vazgeçilip tabandan tavana bizzat kadınların öncülüğünde yürünen bir yola girilmiş gözüküyor…
Peki bu yola girmiş olmak yeter mi?
Güzel ama yetmez!
İzmir; firsat verildiğinde nice Helil Kınay’ları, nice Filiz Ceritoğlu Sengel’leri, nice Behice Ünsal’ları, nice Nilüfer Çınarlı Mutlu’ları, nice İlkay Girgin Erdoğan’ları, nice Lal Denizli’leri, nice Sema Bodur’ları, nice Saniye Bora Fıçı’ları, nice Deniz Karakurt’ları bağrından çıkaracak potansiyele sahip.
Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde kurtarılan ve uygulanan devrimlerle muasır medeniyetler seviyesine erişmek için bir yola giren ülkemiz özellikle son 30 yılda; liyakatsizlik, adamcılık, hukuk tanımazlık ve ahlaki çürümüşlükle hızla şiddet ve kaos ortamına sürükleniyor. Bu kötü gidişattan en çok sosyal, kültürel, sportif, iş ve eğitim yaşamındaki varlığı daraltılıp sadece aile içerisinde konumlandırılmaya çalışılan kadınlar etkileniyor. Durum milletimizin tamamı ve özellikle de kadınlar için bu kadar vahimken, Cumhuriyetin ilk yıllarında olduğu gibi ikinci yüzyılının başında da Cumhuriyet Halk Partisi’ne; kurtuluşun simge kentlerinden İzmir başta olmak üzere 81 ilde önemli sorumluluklar düşüyor. Kadınların siyaset mecrasına katılımı teşvik edilmeli, parti ve belediye yönetimlerindeki varlığı en az %50 seviyelerine getirilmeli; hayatın her alanında eşit hak ve özgürlüklere sahip olmak adına verdikleri toplumsal mücadeleye İstanbul Sözleşmesinin yeniden yürürlüğe konulması hususu başta olmak üzere tam destek verilmelidir.
İnanıyorum ki; Cumhuriyetimizin ilk yüzyılının hemen hemen tamamında söz ve yetki hegemonyasına sahip olan liyakatsiz erkek siyasetçilere verilen fırsat (işini layıkıyla yapanları tenzih ediyorum) bundan sonraki süreçte kadınlara verilirse ilçelerimiz ve şehirlerimiz; torpile değil liyakate, kargaşaya değil düzene, betona değil yeşile, ötekileştirmeye değil sevgiye, yalana değil şeffaflığa, kavgaya değil huzura, bahanelere değil başarıya kavuşacaktır.