Gündem

Koronavirüs aşısı 3. Faz verileri neden açıklanmadı?

TBMM’nde bugün, Türkiye’ye Çin’den gelen Koronavirüs aşıları konusunda çok tartışılacak bir konu gündeme geldi. Türkiye’de bugüne kadar 1 milyon 200 binden fazla kişi korona aşısı oldu ama aşı uygulaması öncesinde Korona aşılarının 3. Faz verileri açıklanmadı. Bu konuyu gündeme getiren Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel, ‘’Türk Tabipleri Birliği gelen aşıların ne kadar etkili ve güvenilir olduğuna dair verilerin, faz 3 verilerinin bağımsız bilim kurulları tarafından değerlendirilmesi ve kamuoyuyla paylaşılması gerektiğinin sağlık hakkı ve şeffaflık açısından önemli olduğunu ifade ettiler. Ancak, gelinen aşamada acil kullanım onayı verilen aşıların hangi veriler değerlendirilerek onaylandığına ve sonuçlarının ne olduğuna dair Bakanlık ve iktidar herhangi bir açıklama yapmadı. Bu yüzden bir an evvel aşıya dair bağımsız bir bilim kurulu tarafından toplum sağlıklı bir şekilde bilgilendirilmelidir’’ dedi. Güzel, koronavirüs aşısı hakkında gelinen nokta itibari ile şu açıklamaları yaptı;

‘’ŞEFFAT OLUNMALI’’

Pandemi nedeniyle bugüne kadar on binlerce yurttaşımız, yüzlerce sağlık emekçisi hayatını kaybetti. Krizi fırsata çeviren tek taraflı salgın yönetim politikalarından vazgeçilmesini, salgınla mücadelenin şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerektiğini daha önce defalarca dile getirdik. Hakeza başta sağlık emekçileri olmak üzere emek ve meslek örgütlerinin, uzmanlık derneklerinin de sürece dâhil edilmesi gerektiğini defaatle dile getirdik. Pandemiyle mücadele siyaset üstü bir meseledir dedik. Ancak Bakanlık, salgını yönetmedeki bilimsellikten ve şeffaflıktan uzak politikalarını aşıda da devam ettirdi.

TOPLUMUN YÜZDE 80’İNE AŞI YAPILMALIDIR

Değerli milletvekilleri, koruyucu sağlık hizmetlerinin önemini pandemi sürecinde bir kez daha gördük. Ancak Bakanlık bu süreci tedavi edici hizmetleri önceleyerek yürütmeyi tercih etti. Bu durum özellikle salgın hastalıklara karşı etkili mücadelede önemli sorunlara yol açtı. Doğru yöntem, politika ve program uygulaması çerçevesinde aşılama, salgınla mücadelede ve salgını sonlandırmada en önemli araçtır. Aşılamalar her yıl yaklaşık 3 milyon insanın hayatını kurtarmaktadır. Covid-19 pandemisinde de güvenli ve etkili aşılarla yapılacak yaygın aşılamanın salgını kontrol altına almada katkı sağlayacağı açıktır. Toplum bağışıklığının sağlanabilmesi için, yüzde 80 etkili olan aşıların toplumun yüzde 75 ve 80’ine aşılanması gerekmektedir. Bu da Türkiye’de uygulanan aşıların toplum bağışıklığını sağlayabilmesi için altı aylık süre içerisinde 120 milyon doz aşılamanın yapılması gerektiği anlamına gelmektedir. Ancak -Bakanlık, aşılama programının tüm ayrıntılarını açıklamadığı gibi- geldiği ve geleceği belirtilen aşı dozlarının bu sayıya ulaşması mümkün görülmemektedir.

GETİRİLECEĞİ SÖYLENEN AŞI MİKTARININ YARISI BİLE GELMEDİ

Bakın, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 11 Aralıkta geleceği söylenen 20 milyon doz, Ocakta 20 milyon doz ve şubatta 10 milyon doz, toplam 50 milyon doz aşı için sözleşme yaptıklarını ifade ettiler. Fakat Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliği bile, ancak 18 Aralıkta “Acil Kullanım Onayı”nı maddelerine ekleyerek mevzuat açığını gidermeye çalıştı. İlk 3 milyon doz aşı ancak aralık sonunda getirilebildi. Dün yapılan ikinci sevkiyatla beraber toplam 9,5 milyon doz aşı getirilmiş oldu. Yani getirileceği söylenen aşıların yarısı dahi henüz getirilebilmiş değil.

AŞILARA NE KADAR ÖDENDİ?

Yine, aşı temininin sürekliliğinin ne kadar sağlanacağı, satın alınan aşılarda birim doz fiyatının ne olduğu, temin edilen ve temin edilecek olan aşılar için ne kadar para ödendiği cevap bekleyen sorular arasında.

AŞI UYGULAMASINDA ÖNCELİK TABLOSU

Değerli milletvekilleri, bu tablo, aşı uygulanacak grup sıralaması öncelik tablosu. Öncelikle, bu tablonun da bağımsız bilim kurulları tarafından oluşturulması gerektiğini bir kez daha ifade edelim. İkinci aşama ve sonrası neye göre oluşturulmuş, gerçekten merak ediyoruz. Buna rağmen kimi ünlülerin risk grubunda olmadığı hâlde yani bu tabloda yer almadığı hâlde aşı yaptırdıkları ve yine kimi hastanelerde liyakatsiz ve torpillerle aşı yapıldığı basına yansıdı. Kimi siyasetçiler de Bakanlığın çağrısı üzerine aşı yaptı. Bizler bu yöntemin aşılama programına aykırı ve ayrıcalıklı bir durum olduğunu söyleyerek, herkesin risk grubuna göre sırasını bekleyerek aşı olması gerektiğine dair ifadeler kullandık. Bu şekilde daha adil ve örnek olacağını bir kez daha ifade ediyoruz. Bakın, İspanya Genelkurmay Başkanı aşılama protokolünü çiğneyerek aşı yaptırdığı için gelen tepkiler sonrası istifa etti; bilmiyorum, haberiniz var mı? Aşının, risk gruplarına göre, ücretsiz, yeterli dozda sağlanıp yapılması önemli bir husustur. Bu süreçte toplumun dezavantajlı kesimleri göz ardı edilmemelidir.
Toplu yaşam alanları olan ve şu an kapasiteyi aşan hapishanelerin ve mülteci kamplarının risk grupları olduğunu daha önce de ifade etmiştim. Yalnız ne Bakanlığın yaptığı açıklamalarda ne de bu tabloda mültecileri ve göçmenleri göremedik.

Değerli arkadaşlar, sözlerimi bitirirken şunları ifade etmek istiyorum: Sonuçlarını toplum olarak bir kez daha gördüğümüz ve canlarımızla bedel ödediğimiz Sağlıkta Dönüşüm Programı’ndan vazgeçilmelidir. “Kamu-özel ortaklığı” adı altında yapılan, milyarca dolar maliyeti olan hastaneler kamu hastanelerine çevrilmelidir. Birinci basamak sağlık sistemleri ve koruyucu sağlık sistemleri öncelemelidir. Kişiye, topluma ve çevreye yönelik sağlık hizmetleri bütünlüklü bir şekilde yürütülmelidir. Özellikle sağlık emek-meslek örgütleri bu sürece dâhil edilmelidir ve bu süreç şeffaf bir şekilde yürütülmelidir.