Gündemİzmir Haberleri

Sağlıkçılar, İzmir İl Sağlık Müdürlüğü önünde şiddete ‘dur’ dedi

HABER/ Didar DEMİRCİ- İzmir Sağlık Platformu, Konak’ta bulunan İzmir İl Sağlık Müdürlüğü binası önünde sağlıkta şiddet olaylarının son bulması için çağrıda bulundu. Son olarak Kocaeli ve Urfa’da yaşanan sağlıkta şiddet olaylarına dikkat çekilerek, bu konuda bir an önce önleyici tedbirler alınması gerektiği belirtildi. Öte yandan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İzmir Şube’de yıllarca yöneticilik yapan ve sağlık alanında yaşanan problemleri araştırmalarıyla gün yüzüne çıkaran Dr. Ergün Demir’in kalp krizi sonucu hayatını kaybettiği duyurularak, saygı duruşunda bulunuldu.

İzmir Sağlık Platformu adına ortak basın açıklamasını İzmir Tabip Odası Başkanı Süleyman Kaynak okudu. Kaynak, basın açıklamasına geçmeden önce hayatını kaybeden Dr. Ergün Demir için, “Dayanışmacı, yardımsever kimliğiyle her zaman yaşayacaktır. Hem İzmir Tabip Odası’nda hem de Türk Tabipleri Birliği bünyesinde yapmış olduğu görevler asla unutulmayacaktır” sözlerini kaydetti.

Sağlıkta şiddet vakalarının son bulması için ses yükselten İzmir Sağlık Platformu üyeleri, İl Sağlık Müdürlüğü önünde, “Artık ölmek istemiyoruz. Yaşamak yaşatmak istiyoruz” diye slogan attı.

BEYAZ KOD SAYISI 102 BİNE DAYANDI

İzmir Tabip Odası Başkanı Kaynak, sağlıkta şiddetin önlenmesi için acil önlem alınması gerektiğini ve etkili yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesini talep ettiklerini söyledi. Kaynak, “Son olarak Kocaeli ve Urfa’da tanık olduğumuz olaylar sağlıkta şiddetin artarak devam ettiğinin göstergesidir. Hastalar ve yakınlarınca sağlık çalışanlarına yönelik sözel ve fiziksel şiddet yanında hastanelerin silahlı grupların hesaplaşma alanı olmasıyla sağlık kuruluşları birer suç mahalli haline gelmiştir. Sağlık Bakanlığı kaynaklarına göre 2017 yılında 7751 olan beyaz kod sayısı 2021 yılında 102 bine dayanmıştır. 2021 yılındaki beyaz kod vakalarının sadece 7300 tanesi savcılığa intikal etmiş, Sağlık Bakanlığının hukuki desteği ise ancak yüzde 10 dolayında kalmıştır. Bu durum, Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere, kamu yönetiminin, sağlıkta şiddet konusunda samimiyetsiz bir yaklaşım içinde olduğunun kanıtıdır” diye konuştu.

“İTİBARSIZLAŞTIRILIYORUZ”

Sağlıkta Dönüşüm politikaları sonucunda hekimlerin ve sağlık çalışanlarının itibarsızlaştırıldığını dile getiren Kaynak, “Tüm bu nedenlere sağlıkta şiddet politik bir tercihin sonucudur. Siyasi iktidarın tıkanmış ve yürümez hale getirdiği sağlık sistemini, yürüyormuş gibi göstermek için, devletin zor kullanma yetkisini vatandaşa devrettiği bir alan haline gelmiştir. Adeta yurttaşa, “Git sağlık sisteminden istediğini almaya çalış, alamadığında şiddet kullanabilirsin, sana cezasızlık vaat ediyorum” şeklinde bir zımni kabul algısı yaygınlaştırılmıştır. Ekonomik ve sosyal ortamın zaten bir şiddet toplumuna dönüştürdüğü insanlar, kolayca silahlanmış, hukuka olan güvenini yitirmiş, kendi sorununu kendisinin çözmeye yönlendirilmiş bireyler olarak şiddet kullanarak her sorununu çözeceği algısıyla donatılmıştır” sözlerini kaydetti. Kaynak, “1 Ağustos 2022 tarihinde yapılan “Sağlıkta Şiddet” konulu TBMM özel oturumuna katılmayan siyasilerle, alışveriş merkezlerinde bile yaygın kullanılan, elektronik kontrol sistemleri ve güvenlik önlemlerini öteleyen bürokratlarla, sağlıkta dönüşüm ideologlarıyla yaratılan bu tabloda şiddetin aslında sağlık sistemi yürüyormuş gibi göstermenin siyasi bir enstrümanı olarak kullanıldığı görülmektedir” dedi.

“GÖREV BAŞINDA ŞİDDET GÖRMEK İSTEMİYORUZ”

Basın açıklamasının ardından Kaynak, sağlık çalışanlarının taleplerini sıraladı. Kaynak, şu şekilde konuştu:

“•Sağlık kurumlarında yöneticilerin ve çalışanların şiddet anında nasıl hareket edeceğine dair algoritmalar oluşturulmalıdır.

  • Sağlık tesisi girişlerinde etkin güvenlik kontrol noktaları olmalı, ateşli veya kesici-delici silah ile sağlık tesisine girilmesine izin verilmemelidir.
  • Acil servis, doğumhane, ameliyathane gibi şiddet riskinin yüksek olduğu birimlerde panik odası gibi güvenli alanlar oluşturulmalıdır.
  • Herhangi bir sağlık kurumunda şiddet uygulamış kişilere karşı sağlık çalışanlarını uyarıcı sistemler geliştirilmelidir.
  • Hastalar ve yakınlarının şiddete başvurmaları durumunda ağır sonuçları olacağını bildiren görseller hazırlanmalı, sağlık tesislerine asılmalıdır.
  • Sağlık kurumları yöneticilerinin çalışanlarını şiddete karşı koruma performansları ölçülmeli, gerekli çabayı göstermeyen yöneticilere uygulanacak yaptırımlar belirlenmelidir.
  • Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) kapsamındaki verilecek randevu aralıkları her kurum ve her branşın özelliklerine göre öncelikle hekimler ve sağlık tesislerinin kendisi tarafından belirlenmeli, MHRS dışı hasta muayenesi uygulanmamalıdır.
  • Hastaların randevu saatine dek bekleyebileceği uygun alanlar oluşturulmalı, belirli bir saatten önce hastaların muayene odasına yönelmediği bir düzenleme sağlanmalıdır.
  • Çalışan güvenliği sağlıkta hizmet kalite standartlarının en önemli göstergesi haline getirilmelidir.
  • Sağlıkta şiddete verilecek ceza alt sınırı en az 2 yıl olmalı, sağlık çalışanlarına şiddet uygulayanlara, ceza indirimi veya ceza ertelemesi uygulanmamalıdır.
  • Sağlık çalışanına yönelik fiziksel şiddet (darp, cebir, tehdit, hakaret, görevi yaptırmama gibi suçlar) tutuklanma sebebi olan katalog suçlara eklenmelidir ve uygulanması sağlanmalıdır.”