Her yıl dünyada 1,3 milyar ton gıda israf ediliyor. Bu miktar o kadar büyük ki dünyada üretilen toplam gıda miktarının 3’te 1’ine denk geliyor. Gıda üretimi, tüm dünyadaki sera gazı emisyonlarının dörtte birinden sorumlu olduğu için gezegenimize ciddi bir zararı oluyor.
Bu yüzden israf konusunda daha bilinçli olmak gerekiyor. Bu konuda oldukça hassas olan Canan Günaştı, israf etmediği gibi başkasının israf ettiği iyi durumdaki gıdaları da değerlendirmek için topluyor. Günaştı “modern toplayıcı” olarak adlandırılan kişi olarak adını duyuruyor.
Ekonomik değil ekolojik
Adana’da doğup büyüyen 31 yaşındaki Canan, liseyi bitirince 1 yıl değişim programı ile Almanya’da yaşadı. Sonra üniversite için İstanbul’a yerleşti. Pandemi sürecinde Adana’da daha sık bulunmaya başladı ve resmi olarak çiftçi oldu, pek çok sebze ve meyve yetiştiriyor.
Birçok sektörde farklı işler yaptı. Şu anda da birçok farklı işi aynı anda yapmaya devam ediyor. Oyunculuk ve çiftçilik bunlardan bazıları. Ayrıca bir süredir vegan ve bunun aktivizmini de yürütüyor. Çöpten yiyecek toplamaya ise 10 yıl önce başladı.
“İstifçilik bildiğim kadarıyla eşyaları ayırt etmeden alıp onları atmama durumu. Evimde çok az eşya var ve biriktirme gibi bir huyum yok genel olarak. Minimalist bir yaşamım var. Uzun yıllardır yemek dışı çok az alışveriş yapıyorum. Arkadaşlarımızla kıyafet değişimi yapıyoruz, tekstil ürünleri satın almamaya çalışıyorum.
Market, pazar, manavlarda atılan sebze ve meyveleri seçerek alıyorum. Marketlerden atılan paketli gıdaları almıyorum çünkü mümkün olduğunca paketli gıda tüketmemeye çalışıyorum. Topladığım sebze meyveleri de en kısa sürede tüketiyorum.”
“Şekli bozuk mesela kıvrık bir havuç alıyorum, o akşam soyup salataya doğruyorum. Sebze ve meyveler market çöplerinde üst üste atıldığı için ezilmeden atılmış olsa bile ezilip ıslanabiliyor. Bu yüzden hızlıca temizleyip tüketmeye özen gösteriyorum.”
Evine yakın bir markete sıkça gittiğini anlatan Canan Günaştı : “Gayet pahalı sebze meyve satan zincir bir market. Pancar saplarını hep ayırıyorlar, ne zaman görsem alıyorum. Evime çok yakın ve buradan bulduğum her şey hep çok taze oluyor. Ufak bir çizik olsa ayırıyorlar.” ifadelerini kullandı.
“Kendi yetiştirmediğim sebze ve meyveler için temizlik sürecim aynıdır. Kabuklarını soyarım, soymayacaksam önce karbonatlı suda, sonra da çok kısa süre sirkeli suda bekletirim. Market ve manav sebze meyve atıklarına başka çöpler karışmamış oluyor genelde. Bu yüzden hijyen ile ilgili bir sorun görmüyorum. Pazarlarda da aynı şekilde sebze ve meyveler üst üste atılıyor araya başka çöp karıştığını pek görmedim. Yıkayınca sorun olmadığını düşünüyorum.”
“Bazen büyük bir alışveriş yaptıktan sonra marketten çıkarken sebze ve meyve atık çöpüne bakıyorum.”
“Bazen büyük bir alışveriş yaptıktan sonra marketten çıkarken sebze ve meyve atık çöpüne bakıyorum. Ekonomik durumumla ilgili olmadığını söyleyebilirim. Fakat ekonomik olarak olumlu etki ettiğine dair şöyle bir örnek verebilirim. Üç hafta önce pazardan havuç almayı unuttum.
Evime dönerken bir marketin çöpüne baktım ve bir poşet muhtemelen şekli bozuk olduğu için atılmış havuç gördüm. Yaklaşık iki kilo kadardı. Dolayısıyla ekonomik sebeplerle yapmıyor olsam da bu durum üç haftadır havuçlara para harcamamama neden olduğu için ekonomimi olumlu etkiledi.
Özellikle pazarlarda sebze meyve toplayan başkaları varsa, ben toplamıyorum. Başka birinin ekonomik sebeplerle toplama ihtimaline karşı geri duruyorum. Öyle durumlarda bekliyorum, sona kullanılabilir sebze ve meyve kalırsa alıyorum.” açıklamalarında bulundu.
Yardım etmek insanlara banka hesabını gösteriyor
“Genelde ekonomik sebeplerle aldığım düşünülebiliyor. Bir kez Adana’da pazarcıları ikna etmek zorunda kaldım uzun bir süre. Yerdekileri almamı istemedikleri için tezgâhtan vermek istediler. İkna edemedim bir kısmını ve almak zorunda kaldım.
“Ne almak istiyorsan ben ödeyeceğim, atıkların arasından alma” diyen oldu
İstanbul’da da bir markette biri ‘ne almak istiyorsan ben ödeyeceğim, atıkların arasından alma’ dedi. İkna etmek için çok uğraştım. En son, paramı görmezse ikna olmayacağını söyledi. Yanımda nakit param yoktu, banka kartımı gösterdim, ikna olmuyor.
‘Ben alacağım sana’ diye sebze reyonundan şeffaf poşetlere sebze dolduruyor. ‘Plastik kullanmıyorum, işte böyle çevresel sebepler’ diye anlatmaya çalıştım. En son online bankacılıktan banka hesabıma girip param olduğunu gösterdim ve ikna ettim. ”
“Hayvan yemiyorum. Hayvansal bir ürün kullanmıyorum.”
Veganım, bitkisel besleniyorum. Kendi yetiştirdiğim ürünleri yemeye özen gösteriyorum. Yapamıyorsam doğrudan üreticiden alıyorum. Genelde evimde yiyeceklerin ve içeceklerin büyük bir kısmı Adana’dan bildiğimiz üreticilerden aldığımız şeyler oluyor.
Gidip geldiğim her seferinde pek kıyafet taşımadığım için de bavulumda salça, bakliyat vb. getiriyorum İstanbul’daki evime. Adana’da da doğrudan üreticiden alıyoruz. Tanıdığımız biri evinde salça yapıyor ya da kendi zeytin ağaçlarımızdan zeytin toplayıp kuruyoruz.
“Mümkün olduğunca kargo kullanmamaya çalışıyorum. Online alışveriş neredeyse yapmıyorum”
“Mümkün olduğunca kargo kullanmamaya çalışıyorum. Online alışveriş neredeyse yapmıyorum. Yerel olmayan ve mevsiminde olmayan yiyecekleri tüketmiyorum. Özellikle alternatifi olan yiyeceklerin yerel olanını tercih ediyorum, pirinç gibi. Mevsim dışı yiyecekleri kendim turşusunu kurduysam ya da dondurduysam tüketiyorum.”
“Paketli gıdaları satın almamaya çalışıyorum. Plastik kullanmamaya çalışıyorum. Buzdolabı poşeti yıllardır kullanmıyorum. Yıllardır pazarda da markette de bez çanta kullanıyorum. Ürünleri tarttırırken de bez çanta ile tarttırıyorum. Ben yalınayak da yaşıyorum bir süredir mesela. Ama giydiğim sandalet Türkiye’de olmadığı için ben Hollanda’dan sipariş verdim ve o markanın Türkiye temsilcisiyim.
“Neredeyse hiçbir kıyafet almıyorum. 1 yıldır neredeyse ayakkabı giymedim.”
“Neredeyse hiçbir kıyafet almıyorum. 1 yıldır neredeyse ayakkabı giymedim. Yalınayak uyumlu sandalet giyiyorum sadece. Aynı sandalet ile koşuyorum. Koşu yarışlarına da sandaletle katılıyorum. Yalınayak uyumlu bir sandalet üreticisi bulsaydım Türkiye’de ondan alırdım ama bulamadım. Görece daha ünlü bir marka vardı, başka markalar vardı.
En yakın yerden sipariş edeyim dedim ve Hollanda’dan sipariş ettim. Bu benim içimi rahatlatmıyor, aksine verdiğim zararı fark ediyorum. Fark ettiğim an azaltmaya başlıyorum.” açıklamaları ile dikkat çekti.