2024 yılı ilk çeyreğine ilişkin büyüme verilerini değerlendiren Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kuruluz Başkanı Ender Yorgancılar, Türkiye ekonomisinin yılın ilk çeyreğini yerel seçim iklimi ve öne çekilmiş iç talep zemininde geçirdiğini söyledi. Yorgancılar, “2023 yılı Haziran ayı sonrasında oluşan yeni Kabine ve ekonomi politikalarında gerçekleşen eksen değişikliği de ilk çeyrekte yaşanan gelişmelerde belirleyici olmuştur. Bu bağlamda para politikasında özellikle faiz oranlarında yapılan artışlar, ekonomik konjonktür üzerinde belirleyici bir nitelik sergilemiştir. Nitekim, 2023 yılı ilk çeyreğinde yüzde 8,5 düzeyinde olan politika faizleri, 2024 yılı Mart sonu itibariyle yüzde 50 düzeyine çekilmiştir. Bu artışa karşılık canlı iç talep ve kur artışlarının getirdiği maliyet artışları 2023 yılı Temmuz ayında başlayan enflasyon artışını sürekli hale getirmiş ve yüzde 38,2’den, 2024 Mart sonu itibariyle yüzde 69,8 düzeyine yükseltmiştir. Yılın ilk çeyreğinde dış kaynak girişinin hızlanmasıyla birlikte de kur artışlarının enflasyonun gerisinde kaldığına tanıklık edilmiştir. Dolayısıyla sanayicilerimiz, 2024 yılının ilk çeyreğini yüksek finansman maliyetleri, düşük kur ve zorlanan ihracat ikliminde yaşamıştır. Bir başka ifadeyle ekonomimiz ve sanayicilerimiz için yılın ilk çeyreği zorlu bir yokuş patikasının ilk evresi niteliği kazanmıştır. 2024 yılının ilk çeyreğinin ardından dört yıl için seçimsiz bir dönemin başlaması ise ekonomide yeniden yapılanma açısından sunduğu yeterli zaman nedeniyle ümitli olmaya imkan vermektedir” dedi.
Türkiye ekonomisi, yılın ilk çeyreğinde yüzde 5,7 oranında büyümüştür.
Başkan Yorgancılar, “Bu zorlu iklimde Türkiye ekonomisi, yılın ilk çeyreğinde yüzde 5,7 oranında büyümüştür. Ekonominin son dört çeyrekte potansiyel büyüme hızına yakın bir düzeyde yani ortalama yüzde 4,9 dolaylarında ve istikrarlı sayılabilecek bir oranda büyümesi sevindiricidir. Bu veriler yavaşlama sinyallerinin belirgin bir şekilde hissedileceğinin öngörüldüğü bir dönem öncesinde bizlere moral vermiştir. Diğer taraftan büyüme verilerinin detaylarına bakıldığında yılın ilk çeyreğinde üretim yönünden büyümeyi; inşaat sektörü (%11,1) ile sanayi sektörünün (%4,9), harcamalar yönünden ise yatırımlar (% 10,3) ile özel tüketimin çektiği görülmektedir. Bu çeyrekte bizleri üç önemli gelişme ise ayrıca mutlu etmiştir. Nitekim bunlardan ilki mal ve hizmet ihracatı artarken (%4) ithalatın gerilemesi (%3,1) ve dolayısıyla net ihracatın büyümeye katkı yapmasıdır. İkincisi ise son dört çeyrektir makine teçhizat yatırımlarının çift haneli büyümeye devam etmesidir. Üçüncüsü ise yaşam ve işgücü maliyetleri ile tarıma dayalı sanayiler açısından kritik öneme sahip olan tarım sektörünün son 13 çeyreğin en yüksek büyüme hızına (%4,6) ulaşmasıdır. Bu veriler bazı taşların doğru yere oturduğuna ilişkin öncü sinyaller olarak değerlendirilebilir” diye konuştu.
Sanayicilerimiz adeta mucize yaratmaya devam etmiştir.
2024 yılının ilk çeyreğinde sanayi sektörünün gösterdiği performansı da yetersiz, ancak “olumlu” olarak değerlendirdiğini söyleyen Yorgancılar, “Zira bu büyüme; finansman maliyetlerindeki yüksek oranlı artış, ihracatı desteklemeyen kur düzeyi, işgücü maliyetlerinde verimlilik artışının (%5,7) çok üzerinde gerçekleşen ücret artışlarına (%29,4) rağmen başarılmıştır. Dolayısıyla sanayicilerimiz adeta mucize yaratmaya devam etmiştir. Yılın geri kalan bölümünde, özellikle de son çeyrekte iç talepte belirgin bir yavaşlama beklenirken ihracatla büyümenin zorunlu hale geleceğini öngörüyoruz. Bu nedenle de son 10 yılda ihracatın ortalama yüzde 94’ünü gerçekleştiren imalat sanayinin büyümenin lokomotifi olmasını bekliyoruz. Dolayısıyla, ekonomi yönetiminin sanayi sektörünün bu işlevi yerine getirebilmesinin sektörel ve makroekonomik koşullarını oluşturmasını, bizleri yeterince desteklemesini bekliyoruz. Bu çerçevede sanayi üretimi/ihracatı ile yatırımları için uygun maliyetli finansman, rakiplerimizle uyumlu enerji fiyatı, ücretlerde öngörülebilirlik, ihracatı kösteklemeyecek kur düzeyi önem taşımaktadır. Ayrıca enflasyonla mücadelede kararlığın korunması, kayıt dışı ekonominin getirdiği haksız rekabetin engellenmesi, eğitim-üretim entegrasyonunun güçlendirilmesi, ekonomi politikası uygulamalarında ortak akıl zemini için sanayicilerimizin önerilerinin daha fazla dikkate alınması uygun olacaktır. Bunların sonucunda ekonominin zorlu konjonktürü olası en az hasarla atlatacağını düşünüyoruz” ifadesini kullandı.