Yüzdelik ve ek zamlar memurun sorununu çözmüyor
Birleşik Kamu-İş Merkez Yönetim Kurulu, ülke genelinde temsilcilikleriyle ortak basın açıklaması yaptı. İzmir’de de Konak SGK önünde toplanan Birleşik Kamu-İş İzmir İl Temsilciliği ve bağlı sendikalar, “Kaşıkla verdiler, kepçeyle aldılar. Zam aldatmacasına son verin” başlıklı basın açıklamasını okudu. Konuya ilişkin basın açıklamasını Birleşik Kamu-İş İzmir İl Temsilcisi Adem Yıldırım okudu.
Ekonomik krize ve enflasyona dikkat çeken Yıldırım, “Bugün maaşlarımızı aldık ve gördük ki kamu emekçisi daha fakir hale getirilmiştir! Kamu emekçileri enflasyona ezdirilmiş açlık ve sefalete mahkum edilmiştir” dedi.
En düşük 32 bin TL olsun
Enflasyonla eriyen gelirlerindeki kayıpların giderilmesi adına en düşük memur maaşının en az 32 bin TL olmasını istediklerini belirten Yıldırım, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Kamu emekçilerinin sorunlarının yüzdelik ve ek zamlarla çözülmesi mümkün değildir. Ülkemizde yaşam şartları ağırlaşmış pahalılık koşulları mutfakları kavurmuştur. Doğalgaza, elektriğe, suya, benzine, motorine, gıda maddelerine, ulaşıma fahiş oranlarda zam yapılmaktadır. Türk Lirası, dolar ve euro karşısında erimekte günden güne yurttaşların alım gücü düşmektedir. TÜİK, haziran ayı enflasyon verilerini aylık yüzde 3,92, altı aylık yüzde 19,77 ve yıllık olarak yüzde 38,21 olarak açıklamıştır. 6 aylık enflasyon rakamının belli olmasından sonra kanuni düzenleme ile yapılan seyyanen artış dışında memurlara, sözleşmeli personele ve emeklilere verilecek zam oranı yüzde 17,55 olarak açıklanmıştır. Ancak TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Memur, SSK ve Bağ-Kur emeklilerine de yüzde 25 zam verilmesi kabul edilmiştir. Birleşik Kamu-İş KAMU-AR’ın Haziran enflasyonu yılın ilk yarısında yüzde 33, son bir yılda ise yüzde 80,5 oranında artış yaşanmıştı. Haziran ayı araştırmamıza göre 4 kişilik bir aile için yoksulluk sınırı 32 bin liraya, açlık sınırı ise 12 bin liraya dayanmıştır. AKP iktidarı ve TÜİK, enflasyonu gizlemekte ve sahte verilerle hareket etmektedir. 21 yıllık iktidar yurttaşları perişan hale getirmiştir. Hangi ekonomik veriye bakarsak bakalım dökülmektedir. Dalga dalga yayılan zamlar ve kat be kat artan vergiler TÜİK rakamlarına göre değil gerçekçi enflasyon oranında yapılmaktadır.”
Enflasyon farkı her zaman ödenmelidir
Artan vergi oranlarına da değinen Yıldırım, “Ülkedeki vergi kültürü ve vergi yükü AKP iktidarıyla boyut atlamıştır. Enflasyon sarmalı maaşlara yapılan zamları erittiği için içinden çıkılamayacak noktaya getirmiştir” dedi. İktidara da seslenen Yıldırım, konuşmalarını şu şekilde sürdürdü:
“Haklı ve meşru taleplerimizi duymazdan gelmeyin. AKP iktidarı sermayenin sesine değil, yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşamaya mahkum edilmiş, emekçilerin sesine kulak vermeli ve her zaman yaptığı gibi kurnazca rakamlar üzerinde oynayarak, hayali bir yaşamın resmini çizmekten vazgeçmelidir! Emekliliğe yansımayan, adaletsizliği artıran, verilen sözleri tam olarak karşılamayan seyyanen ve yüzdelik oranlar kabul edilemez. Tüm emekçilerin ödediği vergilerin sınırı makul rakamlara çekilmelidir ve yaşamsal giderlere getirilen vergiler geri çekilmelidir. Ekonomik krizin bedelinin kamu emekçilerinin ve çalışanlarının sırtına yıkılmasından vazgeçilmelidir. İktidarın acı reçeteleri IMF politikalarının kötü kopyasıdır ve kaldırılmalıdır. 22 bin TL’lik en düşük dereceli memur maaşı içinde, 11 bin 128 TL’lik kısım emekli maaşı hesabına dahil edilmemektedir. Bundan sonra bu seyyanen rakam, maktu rakam olarak belirlenecek ve daha sonraki hiçbir artışa bu rakam baz teşkil etmeyecek olması iktidarın kurnazlığıdır. Enflasyon farkı, ortaya çıktığı ay itibarıyla ödenmelidir. Adeta bir soygun mekanizması gibi işleyen vergi diliminde maaş artışları sonrasında kesilen oranlar yeniden düzenlenmelidir. Torba yasadaki seyyanen artıştan emekli kamu emekçilerinin yok sayılması eşitlik ilkesi gereği adaletsizliktir.”